Veysel Ulusoy

Gümrük Birliği’ni sorgulamak!

21 Temmuz 2019 Pazar

Her oluşuma, çoğu zaman ideolojik yaklaşma en büyük hastalıklarımız­dan biridir. Avrupa Birliği ile 1995 yılında kurduğumuz Gümrük Birliği de (GB) bu yaklaşımdan nasibini alan konu­ların başında geliyor...
Çok büyük enerji harcadığımız üyelik sürecinden günümüze geldiğimizde, en büyük soru hâlâ güncelliğini koruyor: Gümrük Birliği üyeliğinin bir faydasını gördük mü? Yanıtı verirken bile konuyu siyasallaştırmadan edemedik bu arada.

***

Her uluslararası ticaret anlaşması kar­şılıklı fayda esasına dayalı olarak kurulur. GB bu anlaşmaların en büyüğü olmasa da, en önemli olanların başında gelir. AB ile yaptığımız, kendimize özgü olan GB anlaşması tüm diğer benzer anlaşmalar­dan oldukça farklı bir içeriğe sahip. Birlik kuran ülkeler, özellikle kendi aralarında yeni bir ticaret rejimi kurarak, ortak tarife yani vergi uygularlar. Öte yandan, bazı ithalat sınırlamasını kota hakları ile kulla­nabilirler. Üçüncü ülkelere karşı da ortak hareket eder, birlik dışında yapılan diğer serbest ticarete dayalı tüm anlaşmalar ise birlik üyelerini genellikle kapsar.
Bizim üyeliğimizde bu böyle olmadı, olamadı...

***

Gümrük Birliği anlaşmamız ortak ticaret rejimi özelliklerinden yoksun, hastalıklı bir çatı üzerine kuruldu. Zamanla ekonomi dışı faktörlerin etkisi ile hem AB üyelik süreci hem de Gümrük Birliği’nin bekle­nen etkisi durma noktasına geldi. Diğer bir ifade ile varlığı devam etse de, faydası konusunda çok sorular sorulmaya baş­landı.
Sorun neredeydi? Hemen yanıtlayalım, sorun kapsamdaydı...
Öncelikle, bu oluşumu bir uluslararası ticaret anlaşması olarak yorumlamak eksik bir yaklaşımdır. Anlaşma özü itiba­rıyla ticarete dayalı tüm ekonomik yapıyı kapsar. Ancak, bizim anlaşmamızda her nedense sanayi ürünleri ile tarım sanayisi alanında bir kısım mallar haricinde ne tarım ne de hizmetler sektörü kapsam dahilinde olmadı... Nedense!

***

Karar vericiler genelde dış ticaret hacmi ve ülkelere göre ticaret oranlarına baka­rak Gümrük Birliği’nin faydalarını analiz ederler. Aslında çok büyük yanılgıdır bu... Yanılgı dedik zira küresel anlamda, bazı durumlar hariç, dış ticaret hacminin düş­tüğü bir gelişme yaşanmamıştır. Gelirin arttığı tüm toplumlarda ticaret de aynı yönde ivme kazanmıştır. Ticaret anlaş­malarında, öte yandan, analiz farklı bir mecrada, farklı yöntemlerle yapılır. Can alıcı nokta bir birliğin getirisi ölçüsünün “ticaret yaratıcı” ve “ticaret yönlen­dirici” etkilerinin ağırlığına bağlı olması gerektiğidir. İlkinde, birlik içinde tarifelerin azaltılması sonucunda ortaya çıkan ek ticaret hacminin etkisini, ikincisinde ise, birliğin oluşumundan sonra başka ülke­lerden daha az maliyetli yapılan ithalatın şimdi, gümrük duvarlarının azaltılması so­nucu “sanki” daha ucuz ürün olarak birlik ülkeleri arasında yapılması anlaşılır.
Bir basamak sonrasında ise birliğin sanayi ve diğer sektörlerde yoğunlaşma sağlayarak ve birim maliyetleri azaltma işlevi tartışılmalıdır. Birliğe geç ve daha az gelişmiş bir konumda katılan bizim gibi ülkelerde, tüm sanayi ve servis sektörle­rindeki coğrafik yoğunlaşmanın getirdiği faydalar zaman içinde artması gereken göstergelerdi... Ama olmadı.

***

Araştırmalar, ticaret yaratıcı, ticaret yönlendirici ve sektörel yoğunluk sağ­lama kapsamında Türkiye ekonomisinin üyelikte gereken faydayı sağlamadığını göstermektedir. Bunun nedenleri ise kı­saca, Gümrük Birliği’nin kapsamın sınırlı olması, AB’nin serbest ticaret anlaşması yaptığı ülkelerin pazarlarına yapılan dış ticarette ülkemizin aynı olanaklara sahip olmaması (dışsal asimetri), vize ve lojistik sorunları, AB denetim mekanizmasının dışında kalmamızın doğurduğu ek ihracat maliyetleri gösterilebilir.

***

Yukarıda belirttiğimiz tüm olumsuz­luklar veya eksiklikler ekonomik dengeyi derinden etkilediği için, Gümrük Birliği her geçen gün daha da sorgulanmaya devam ediyor. Özellikle, işsizliği azaltıcı, verimliliği diğer ülkelere yaklaştırıcı, ürün fiyat dengesini oluşturucu, gelir dağılımını düzeltici etkilerini görmediği­miz sürece de daha çok konuşacağız bu konuyu..
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Döviz kuru şoku 24 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları