Davutoğlu’nun niyeti, sanatçının, yazarın akıbeti

27 Nisan 2016 Çarşamba

Yaşayan en büyük tarihçilerimizden. Onlarca yıllık emeğinin sonucu olarak yeni kitabını yayımlatıyor. 300 küsur sayfalık akademik bir çalışma. Çok okunacak bir kitap değil. Tarihçiler okur, belki öğrencilerine önerir. Yayımlandığı gün kitabın korsan baskısı internette dolaşmaya başlıyor. Bir web sitesinde ilk gün 300 kez, ikinci gün 1000 kez yani toplam 1300 kez korsan olarak indirildiği görülüyor. Kitabın PDF’si bir hafta içinde onlarca siteye yayılıyor, kaç tane indirildiğinin tespit edilmesi olanaksız hale geliyor. İnternetten korsanının on binlerce kez indirildiğini tahmin edebiliriz. Korsan paylaşım nedeniyle tarihçimizin bu önemli eseri bir daha basılamayacak. İlk baskıdan aldığı 4 bin lira telif hakkı ile yetinecek. İnternette korsan paylaşım olmasaydı herhalde 40 bin lira civarında telif ücreti ödenirdi. Bu da elli yıllık emeğini bir nebze karşılardı. Bu arada kitabın PDF’sini hazırlayıp, korsan çoğaltımı internette ilk koyanı araştırıyor yayınevi. Bir akademisyen... Yayınevinin inceleyip beğenirse öğrencilerine okutur umuduyla kendisine yolladığı kitabı parçalayıp taramış, PDF dosya haline getirmiş, öğrencileri okusun diye internette paylaşıma sunmuş. Öğrencilerinin kısıtlı harçlıkları ile bu önemli kitabı satın alamayacakları kanısında. Akademisyen bir vakıf üniversitesinde çalışıyor ve öğrencileri yılda 30 bin lira eğitim ücreti ödüyor. Ama kitaba verecek 20 liraları yok. Yılda 30 bin lira eğitim ücreti alan vakıf üniversitesinin de bütçesi öğrencilere 20 liraya kitap almaya el vermiyor. Çaresiz (!) korsan yayın yapıyorlar.
Akademik yayıncılıkta korsan yayıncılığın payı yüzde 90’ın üzerinde. Esas olarak kitapların fotokopi ile çoğaltılması yoluyla yapılıyor. İnternetten korsan paylaşımlar da çığ gibi büyüyor. Sadece akademik kitaplar değil, başta çok satanlar olmak üzere edebiyat eserlerinin de korsanları paylaşılıyor. Müzik ve sinema eserleri de yıllardır aynı durumla karşı karşıya. Sanatçının, yazarın emeği sürekli çalınıyor. Başbakan Ahmet Davutoğlu Kültürel Kalkınma Eylem Planı’nı açıklarken “Senaristlerimiz, yönetmenlerimiz, bestecilerimiz, söz yazarlarımız, ressamlarımız, yazarlarımız, oyuncularımız, şarkıcılarımız, yapımcı ve yayıncılarımızın telif haklarının en etkili şekilde korunması amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Telif Hakları Yasası’nı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nu mayıs ayı içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunacağımızın müjdesini de sizlere vermek istiyorum” diyor. Söz alan Orhan Gencebay, yeni yasa taslağının sanatçının emeğini korumak bir yana eldeki hakları kaybetmesine yol açacağı endişesini dile getiriyor.
Aslında Ocak 2013’ten kalma Meclis’e yollanmaya hazır bir Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu taslağı var. Bakan değişikliği nedeniyle erteleniyor. Ömer Çelik nedense iki yılı aşan bakanlık süresince taslağı imzalamıyor. O taslakta internet yoluyla yapılan korsan yayıncılığı önleyecek çok önemli tedbirler var. Üç yıl önce bu taslak yasalaşsaydı belki bugün internette bu kadar yaygın olarak korsan yayın paylaşımı yapılmayacaktı.
Birkaç aydır Kültür ve Turizm Bakanlığı bürokratları sanatçı meslek birlikleri ile yeni yasa taslağı üzerinde çalışıyor. Gencebay’ın belirttiğine göre son toplantıda yasa taslağının son hali kendilerine verilmiyor. Sadece taslaktan bazı cümleler okunuyor. AB istiyor diyerek büyük istisnalar getirilmiş. İnternetteki izinsiz paylaşımların yasa korumasına alınacağından, legalleşeceğinden endişeli. Taslağa göre müzik ve sinema eserleri ile kitaplar “eğitim amacıyla kullanıyoruz” ya da “paylaştı ama ücret almadı” denilerek bir kuruş telif ödenmeden serbestçe paylaşılacak. Oysa istisnaların kaideyi bozmaması gerek. AB de öncelikle telif haklarını korunmasını şart koşuyor. Bu yasanın da amacı sanat eserlerini ücretsiz dağıtmaya kılıf hazırlamak değil, telif haklarını korumak. Davutoğlu’nun Kültürel Kalkınma Eylem Planı ilk sınavını bu yasa taslağı ile verecek.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ara Güler Müzesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları