Arif Ali Cangı

Cumhuriyet Mahpuslarına Mektup

20 Şubat 2017 Pazartesi

Önce içinizden tanışık olduklarıma mektup yazmayı düşündüm, ama birinizi dahi dışarda tutmaya gönlüm razı olmadı sonra. Hepiniz Cumhuriyet gazetesinde yazdığınız, çizdiğiniz için, benim, bizim, halkın haber alma hakkını yerine getirmek için çabaladığınızdan içeridesiniz. O yüzden hepinize merhaba.

Benim Cumhuriyet okuru olmam 12 Eylül darbesinin hemen sonrası yıllara uzanır, Cumhuriyet gazetesinin her yerde rahatlıkla okunamadığı yıllara. Cumhuriyet benim için bir gazete olmanın ötesinde bir okul gibiydi. Eşitlik, özgürlük, adalet, demokrasi, hukukun üstünlüğü, çevre ve ekoloji gibi değerleri, ifade özgürlüğünü, çoğulculuğu ve eleştirme hakkını Cumhuriyet’teki tartışmalarla hayat biçimi haline getirdim. Zaman geldi Cumhuriyet’i acımasızca eleştirdim, ama muhabiri, yazarı, çizeri, yöneticisiyle, tüm emekçisiyle orası benim için hep dost kapısı oldu. Otuz yılı aşan yoldaşlığımızda 12 Eylül’ü aşmak için çabaladık ama döndük dolaştık yine 12 Eylül’ü aratmayan günlere geri döndük ve sizi mahpusa attılar.

Haber alma hakkını isteyen bir yurttaş olarak, 100 günü aşan tutukluluğunuza akıl erdiremiyorum, hukuk fakültesinde öğrendiklerim ve 24 yıla varan mesleki deneyimlerimle yaşananları anlamakta güçlük çekiyorum, vicdanım isyan ediyor.

Mesele sadece sizin özgürlüğünüzün kısıtlanması değil, sizin uğradığınız hukuksuzluk aynı zamanda toplumun hukuk güvenliği duygusunu ortadan kaldırıyor. Diğer yandan gazetecilere yönelik baskılar, tutuklamalar aslında bizim olan bitenden haberdar olma, doğru haber alma hakkımıza saldırıdır. Gazetecilerin cezaevlerine kapatılmaları ile bizler de habersizliğe mahkûm ediliyoruz, habersiz kalmak hayattan koparılmaktır. Haber alma hakkının ve hukuk güvenliğinin hukukçular eliyle ortadan kaldırılması çok acı veriyor.

Neyse, bu günler de geçecek, bakın 330 akademisyen ile birlikte binlerce kamu görevlisini ihraç eden son KHK’ye yönelik tepkiler büyüyor. Tepkiler karşısında üniversite yönetimleri ve YÖK’ten “ben yapmadım”, hükümet kanadından da “yanlışlık varsa düzeltiriz” sözleri yükselmeye başladı. Anayasa değişikliği için 16 Nisan’da referanduma gidiyoruz, değişikliğin geçmesi “çantada keklik” değil, Başbakan ile Devlet Bahçeli sık sık bir araya gelerek birlikte güçlüyüz mesajı vermeye çalışıyorlar.

Siz haber yapamayınca, haber verme sırası bize geldi. Geçen hafta sonu Türkiye Barolar Birliği Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu olarak Bartın- Amasra’daydık. Hükümetin tüm dayatmalarına karşın Bartınlılar termik santral projelerine geçit vermeyeceklerini haykırıyorlar, sağlıklı yaşam hakları için direniyorlar. Geçen günlerde de Aliağa’daki termik santral projelerinden bir tanesinin ÇED iznini mahkeme iptal etti. 3 bin vuruşu geçmeme konusunda sıkı talimat aldım, o yüzden daha fazla uzatamayacağım, gerisini ve öncesini Hakan Kara anlatsın.

Kendinize iyi bakın, dışardan istediğiniz bir şey olursa haber salın. Hepinizi sımsıkı kucaklıyorum.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları