Türkiye’ye ‘özgür ruh’ çok mu fazla?

20 Temmuz 2017 Perşembe

Ahmet Hakan, Kılıçdaroğlu’nun “Times” gazetesine verdiği “Özgür bir ruhum olduğu gerçeği ile baş edemiyorlar” demecini pek eğlendirici bulmuş.
Yazar bu açıklamayı okuyunca şu üç şeyi yaptığını anlatıyor:
“BİR: İçtiğim kahveyi püskürttüm.
İKİ: ‘Baba Zula’nın destansı ‘Özgür Ruh’ şarkısını dinledim.
ÜÇ: Nil Karaibrahimgil’in ‘Hazır kaaart/ Hazır kaaaart’ reklamını anımsadım.”
Hakan’ın bu satırlarını okuyunca “Güleriz ağlanacak halimize” deyiminin niçin bu topraklardan çıktığını anladım...
Hürriyet yazarı, Kılıçdaroğlu’nun “özgür ruh” ifadesini anlaşılan öyle iddialı bulmuş ki, kahvesini yutamadan püskürtmüş.
Oysa birebir kendisi 20 gün önce Kılıçdaroğlu ile Adalet Yürüyüşü’nde etraflı bir röportaj yapmış; CHP Genel Başkanı’nın niye/ niçin/nasıl “duvara karşı” çok zorlu bir yürüyüş katettiğini tefrika etmişti.
“Asfaltta yumurta pişer” sözüyle tanımladığı olağanüstü çöl sıcağında 69 yaşındaki liderin dirençli mücadelesini uzun uzadıya anlatan yazar; “Bıraksanız koca İpek Yolu’nu katedecek gibi... Mao’nun Uzun Yürüyüşü ile.. Gandhi’nin Tuz Yürüyüşü’nün cebelleşen hali” gibi ifadeler kullanmaktan da kaçınmamıştı.
Şimdi bu ne perhiz ne lahana turşusu?

Duyarsızlıkta tavan
İnsan, örneklerine yalnız Türkiye’de rastladığımız bu başdöndürücü fırıldaklığın hızına yetişmekte zorlanıyor.
Dün, “(Kılıçdaroğlu) geceleri ayaklarını tuzlu, sirkeli, ilaçlı üç tür suda dinlendirerek yürüyor” güzellemeleri yaz; dön sonra bu yolculuğu yapan insanı “Hazır kaaart” reklamı göndermesiyle bodoslomadan ti’ye al.
Niye?
Kılıçdaroğlu yabancı bir gazeteye “Özgür bir ruhum olduğu için” cümlesini kurmaya cesaret ettiği için...
Bunun nesi “insana kahvesini püskürttürecek kertede” komik/beklenmedik/garip?
“Özgür ruh” kavramı Türkiye ile mi bağdaştırılamıyor? Yoksa Kılıçdaroğlu ile mi?
Bu kerte dramatik/trajik bir ortamda bile, kimilerince her şeyden kıymetli olabilecek değerlerle dalga geçmek duyarsızlılığını/ vurdumduymazlığını Ahmet Hakan acaba kendinde bulma cesaretin nereden buluyor?
Özgürlükle tutsaklık/biat arasındaki mesafe üstelik bu derece, gece-gündüz mesafesinde açılmışken; “özgür ruh” ifadesi nasıl bu kadar gırgıra alınası bir “abidik-gubidik” matrak malzemesi olabiliyor?
“Aman canım işte.. sırf laf olsun, torba dolsun espri..” diye yazılmış şeyler olabilir mi bunlar?

‘Ütüde sucuk’ düzeyi...
Türkiye’de siyasi suçlular hapishaneleri doldurup doldurup taşırırken insanlar televizyonlarda gerçi huzurla “Dünya Güzellerim” misali programlar izliyor.
Bilmem hiç rastladınız mı?
Bülent Ersoy, Safiye Soyman, Banu Alkan, Burcu Esmersoy dörtlüsünün Hindistan serüvenlerini anlatan programdan bahsediyorum.
Dörtlü hiç incir çekirdeğini doldurmayan acayip geyiklerle kafa dağıtıyor; Recep İvedik düzeyinde bir eğlence sunuyor.
Geçen hafta, Hindistan’da otel odasında kurdukları yer sofrasında “İvedik tarzı” komiklik kontenjanından misal, kızdırdıkları bir ütünün tabanında vıcık vıcık yağ içinde kızarttıkları sucuklu bir ziyafet verdiler.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlık grevinde ölüm orucuna yattığı bir ülkede insanlar belli ki hâlâ böyle şeyleri gülünesi ve eğlendirici buluyor.
“100 yıllık tarihimizde hiçbir dönemde, hiçbir ülkede bu kadar çok yazar demir parmaklık ardına gönderilmedi” diye açıklama ardına açıklama yapan Uluslararası Yazarlar Birliği PEN’in kınamaları geniş genel kamuoyunun kulağına henüz öyle görünüyor ki ulaşmıyor.
Ve Türk popülizminin “en antenleri açık” yazarı olan Ahmet Hakan bu yüzden ana muhalafet liderinin sanırım “özgür ruh” açıklamasını, hayattan pek kopuk buluyor.
Ahmet Hakan zahir ülkeyi hâlâ genel geçer anlamda “Ammaan kafaya tokadan başka bir şey takma” düzleminde görüyor.
Ama gerçeklik artık bunca basit değil.
Bu “gelen ağam, giden paşam” faydacılığı karşısında artık Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşü” pabuçlarını müzede sergilemek isteyenler de var.
Diyeceğim o ki, Ahmet Hakan pergelinin çapını artık biraz genişletmek zorunda.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları