Hayatın içinden: Türkiye- ABD ilişkileri (5)

02 Mart 2018 Cuma

Doğu Avrupa ile Çin’deki sosyalist gelişmelerin, Albania’yı (Arnavutluk) ülkesindeki Albany kenti sanacak kadar ahmak olan ortalama Amerikalıları dehşete düşürdüğü o dönemde, bir paranoyak olan senatör Joseph McCarty’nin antikomünist savaş ilanı toplumda geniş bir destek bulmuştu.
10 Haziran 1955 günü İstanbul Hilton Oteli açılmıştı. Gala konserine “Around the World” şarkısıyla başlayan “kadife sesli şarkıcı” Nat King Cole, otelci Nick Hilton’ın sevgilisi, sinema oyuncusu Terry Moore’un Milliyet muhabiri İlhan Demirel tarafından çekilen külotsuz fotoğrafı kadar ses getirmemişti.
O dönem radyolarda sıkça çalınan şarkılardan biri de Celal İnce’nin bestesi olan Amerika idi. “Amerika, Amerika, Türkler dünya durdukça/Beraberdir seninle, Hürriyet savaşında/ Bu bir dostluk şarkısıdır, kardeşliğin yankısıdır/Kore’de olduk kan kardeşi, sönmez bu dostluğun ateşi/ Azmimizdir hür yaşamak, Dünyada sulhu sağlamak.”

***

Artık ABD’nin gözüne iyice girmiştik. Başkan Eisenhower 28 Ocak 1954 günü Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın göğsüne kendi eliyle Liyakat Madalyası’nın en yüksek nişanını takarken, sevincimizden havalara uçmuştuk.
Ama aynı yılın ekim ayında gazetelerde İzmir NATO karargâhında görevli dört Amerikalı çavuşun Türk bayrağını yırtıp çiğnediklerini okuyunca dehşete düşecektik. Onlar Washington’da hapşırır, biz Ankara’da nezle olurken bu bayrak yırtma ne anlama geliyordu?
Şükran Kurdakul’un “İzmir’in İçinde Amerikan Neferi” adlı şiiri o günlerdendir:
“İzmir’in içinde Amerikan neferi/ Nereye baksam/ Cemseler mi, cipler mi, arabalar mı/ Bu mu benim Güzelyalım,/ Bu mu benim Karşıyakam./ Bre dostlar gönlünüze sığar mı?/ İzmir’in içinde Amerikan neferi/ Yiğit olan evinde durmaz gayri.
Bir deniz ansıyorum, bizim körfezin denizi/ Özgür alabildiğine özgür ve zeybek/ Bir adam görüyorum Harmandalı/ Çok adam görüyorum kavgada/ Eller yukarı, başlar yukarı/ Yaprak mı dökülmüş İzmir’in kavağında?
İzmir’in içinde Amerikan neferi/ Anaa, Kordon’da geziyor, bayrak yırtıyor./ Anaa, yargılanmıyor adam öldürdüğü halde./ Bre dostlar elimiz böğrümüzde kalıyor/ Nerede redd-i ilhak, Hasan Tahsin nerede?/ İzmir’in içinde Amerikan neferi/ Yiğit olan evinde durmaz gayri.”

***

Bayrak yırtma olayı karşısında mutlaka bir şeyler yapmalıydık. Yaptık da! Kasım ayında yapılacak Moskova Konferansı’na katılmayacağımızı ilan ettik. Komünizme karşı mücadelemizin dozunu artırdık. Oysa aynı yıl ABD hükümeti, McCarty’nin “pek normal olmadığı” sonucuna vararak kendisini tüm görevlerinden almış, antikomünist kovuşturmalar durdurulmuştu.
Biz ise hızımızı alamıyor, istasyonlarda tren pencerelerinden atılan portakal kabuklarında orakçekiç, kibrit kutularının üzerinde Stalin’in bıyıklarını arıyorduk. 8 Mart 1955 günü liselerde okunan bir astronomi kitabı hakkında soruşturma açıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nca kabul edilmiş bu kitapta Stalin ve Lenin’in resimlerinin yer aldığı ve bu resimlerin öğrencilerin dikkatini çeksin diye bir meteor resminin ortasına yerleştirildiği saptanmıştı.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar ise “komünizm bu gece gelecek” saplantısıyla uykusuz geceler geçiriyordu. Ne var ki 22 Ağustos 1986’da 103 yaşında hayata gözlerini yuman Bayar’ın bu beklentisi gerçekleşmedi. Geriye uykusuz geçen uzun geceler kaldı.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları