Adnan Dinçer

Üç öpücük!

12 Ağustos 2020 Çarşamba

Hepimiz çeşitli nedenlerle öpüşürüz. Daha çok mutluluk, başarı ve sevgi ile hayranlığı ifade eden karşımızdakine sunduğumuz dudak temasıdır öpücük. Genelde yüksek frekanslı patlayıcı sevinçler dışında, düşüncenin de içinde olduğu bir eylemdir. Büyüklerimizin, bayramlarda ve ziyarete gittiğimizde ya da saygıyı ifade eden ortamlarda elini öperiz. Daha da farklı biçimde sevinçli, özlem dolu anlarımızda yanaklarından öperiz arkadaş ve yakınlarımızı. Bir onurlandırma ve saygı abidesidir öpücük ve öpmek. Bu girişi yapmam ana konuya gelme adına beni etkileyen iki öpücükten bahsetmenin anlamını sizlere iyi ifade etmek içindir. Gol attım. Çalıştırdığım takım gol attı. Galip geldik. Şampiyonluk yaşadık. Okulu bitirdim. Bir önerimizin kabulünde veya acı günümüzde teselli için çok öpüldüğümü biliyorum. Yaşamımda benim etkilendiğim iki öpücük var; yeri ve ortamı adına hiç unutamıyor ve saygı ile sizlere aktarıyorum. Belki zamanıdır diye de düşünüyorum. Çünkü sevmek, sevilmek ve içtenlikle takdir edilmek hepimizin ihtiyacı olan en güçlü motivasyondur!

Bir önemli futbol toplantısı ve yemeğinde futbol dünyamızda yeri dolmayan, eserleri, disiplin ve saygınlığı ile anılan eski Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Polat’ın beni onurlandıran konuşmasından sonra alnıma kondurduğu öpücük ile sözlerini unutamıyorum! “Futbolumuzu bataktan kurtaracak kişi olarak seni tebrik ediyor ve görüyorum. Yoluna devam et arkandayım!” 

Bir başka anı ise, geçmişte kısa süre Ankaragücü’nde altyapı hocalığımı yapan Sabri Kiraz’ın Yugoslavya maçından sonra saha ortasında kamp müdürü olarak beni alnımdan öpmesini unutamam. Oysa benim hocam ve benden önce A Milli Takım’ın teknik direktörü olan büyük emekçi, kalite ve mütevazi adam bana bu son maçımda layık gördüğü sevgisini karşılaşma sonu böyle ifade etmişti! Her iki büyük futbol adamını saygıyla anıyor ve selamlıyorum! Nur içinde yatsınlar.

Son olarak da bir milli maç öncesi sahaya çıkarken öptürdüğüm Bayrağımızın formaya yansıdığı anım var! Romanya’yı yendiğimiz maçta devre arasında “tehirden üç gün sonra oynatılan maçta” yorulan futbolcularıma “Eğer sahada yorulur, koşmaktan gözleriniz kararırsa, göğsünüze bakın ve Ay-Yıldızınızı öpün! Yeniden güçlenirsiniz!” demiştim. Soyunma odasının kapısında duran polis ve görevli arkadaşların gözyaşları içinde olduğunu gördüm! Maçı da kazandık! O zaman “bayrak öptüren teknik direktör” olarak anılmam oradan gelir ve öyledir!

Okul, akademi, sahadan gelenlerin yaşlı profesyonellerin rakip edilmek istendiği dönemde, ben her üç kesimden de yardımcı alarak, başarılarımla kurduğum eğitim gerçeğini, aşıladığım futbol dünyamda kendimi adeta adayarak mücadele verdim. Transfer, para, ünvan gözümde olmadı! Sadece gençlerimizin eğitimi ile ülkemin futbol potansiyelini kanıtlayacak gençlere kapı araladım! Aldığım güç ve tebrik alnımdaki iki öpücük ve Bayrağa sevgi dolu ifademiz olmuştur. Şimdi bazıları gibi akıl karıştıracak işlerle formasını kurutmadan saha içi ile dışı yönetimi elde tutmak gibi iki kursu birleştiren “VİP” görüntüsünde yanlış ve acelecilik ile “hokus-pokus”ların adamı olmadım! Veya yarım yüzyıl emek verdiğim futbol gerçeğine sadece para olarak bakan ve hizmette önde olduğumuz kurumlara dahi davet edilmekten korkulan boşluk ve ayıplara imkan vermedim. Kim ne ekerse onu biçer!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Beşiktaş’a benzemek! 14 Nisan 2024
Bilen yönetsin! 13 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları