Bu sezon Kadıköy’de oynamanın eski kolaylığı yok artık. Bunun arkasında boş tribünler mutlaka var ama İsmail Hoca’nın sisteminin de katkısı çok. Orta sahaya Mehmet Topal -Emre ve Meireles gibi birbirinin kopyası oyuncuları atarsanız takımın 500 pasının 400’ü 2. bölgede olur. Oyunu rakip 18’e yığmak için Alper yok ise Diego şart. İsmail Hoca bu üçlüde ısrar ettiği sürece Kadıköy hikayeleri bu sezon birbirinin benzeri yazılır. Emenike evde en uçta oynayacak adam değil, al kanada koy Sow veya Kuyt’ı ön tarafa. Veya çıkar üçünden birini koy Webo’yu en öne. Adamın kapalı savunmalara hem de Kadıköy’de neler yaptığı tescilli.
Akhisar evinde 2-0 kazanırken de kontratak oynadı ve bunu dün gece de yapacağı kesindi. Attıkları erken gole bakın aynen böyle oldu. Bile bile lades. Erken gol aslında geriye çekilmelerine ve oyunu 18 önünde kabullenmelerine neden oldu. Bu da 3. bölgeye inmekte zorlanan F.Bahçe’nin ekmeğine yağ sürdü. Sonrası malum, berabere biten Trabzonspor maçı misali tek kale kaçan goller. Meireles’in golü güzel ama 2 metreden topu tavana dikmek Emenike’nin teknik kalitesizliğinden başka bir şey değil. Gökhan sakat geçirdiği antrenmansız haftanın ardından iyi oynadı ama kaçırdığı goller hiç yakışmadı. ‘Çakal Carlos’ baktı durum tek kaleye döndü. Fenerbahçe’nin arka bahçe 3 dönüm. Gekas’ın yanına LuaLua’yı alıp maçı kazanmaya oynadı. İsmail Hoca da formsuzluğu haftalardır gözlenen ‘adamım’ Kuyt’ı çıkarmak için 68 dakika bekledi. Gol geciktikçe 10 dakika kala Diego’nun hatırlanması da ilginç. Takımın en kariyerli adamı son dakikaların oyuncusu oluverdi. Ama Carlos hamleyi ondan önce yapmıştı ve maçın gidişine noktayı koymuştu bir kere.
Yukarıda da belirttiğim gibi, derbileri de evinde oynamanın avantajı diye bir şey yok artık Fenerbahçe için. İte kaka, düşe kalka alınan galibiyetler veya basiretsizlikten kaybedilen puanlar. Çözümü önce İsmail Kartal bulacak. Oyuncularına da sahaya çıkaracağı 11 ile mesajı vermiş olacak.