İran’da vahşet durmak bilmiyor

22 Kasım 2022 Salı

İran’da 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin başını usulüne uygun örtmediği için aynı zamanda ahlak zabıtası işlevini üstlenmiş olan devrim muhafızları tarafından öldürülmesi üzerine başlayan protesto gösterileri dinmek bilmiyor. Yedinci haftasına girmiş olan olaylar sırasında, bu yazının yayımlanmasından iki gün öncesinde ölü sayısı 370’i aşmıştı. Bütün ülke yüzeyine yayılmış olan olaylar, “mollarşi”nin ayettullahlarının kenti Kum’a da sıçramıştır ve Kum’da dahi göstericilerin karşısındakilerin fazla seslerini yükseltememeleri dikkati çekmektedir. O kadar ki iki hafta önce, göstericiler hakkında idam cezası verilmesi için bir bildiri yayımlamış, milletvekillerinin çoğu toplumsal tepki karşısında imzalarını geri çekmek zorunluluğunu hissetmişlerdir.

***

Bağnaz dinci cephenin yandaşları sokağa inmiş göstericilerin karşısında psikolojik üstünlüğü kaybedip geri çekilmek zorunluluğunu duymakla birlikte yine de yobaz Humeyni darbesinin başladığı 1979 hareketinden bu yana sistematik olarak uyguladıkları vahşi sindirme hareketini sürdürmektedirler. Bunların son kurbanları da Kirmanşah’ta protestocularla çatışma sırasında çatıdan attıkları ve bahçenin parmaklıklarına saplanıp ölen tıp öğrencisi genç kız Aylan Hagi’dir.

Mollarşinin devrim muhafızlarının vahşetine, yargısının gözünü kırpmadan verdiği idam cezalarına rağmen yine de mollalara karşı sokağa dökülmüş olan protestocular geri adım atmayıp direnmektedirler. Ülkede kamuoyu rejim karşıtlarına geçmiştir ama siyasi iktidarın seçimle değişmek olanağı olmadığı için bunun pratikte yararı sınırlı olmaktadır.

Şu anda garip bir denge egemendir. Göstericiler, 1 milyonluk bir tabanı bulunan, ekonomik ile adeta bir sosyal sınıf olan devrim muhafızları, özel yargısı, polis gücü ve ordunun da desteğine sahip bulunan mollarşiyi devirememektedir.

Buna karşılık mollalar da bütün gücüne, baskısına ve vahşetine meydanlara yerleştirilen vinçlere kurulmuş darağaçlarında infaz edilen idam cezalarına karşın, korku duvarını aşmış, direnmeyi sürdürmekte olan sivil cepheyi dizginleyememektedir.

Bu arada ilginç bir gelişme yaşanmış ve protesto için çıkarılmış başörtülerin tekrar takılmamasıyla tesettür, resmen değilse bile fiilen kalkmış bulunmaktadır.

İran’dan gelen fotoğraf ve filmlerde başı tümüyle açık kadınlar görülmektedir. Böylelikle kadınlara kendi yaşam tarzını dayatmak için devrim muhafızları tarafından işlenen son başörtüsü cinayeti, örtünme zorunluluğunun aşılması yolunda önemli bir aşama oluşturmuştur.

İran’da yaşananlar, siyasal İslamın iktidar olması halinde ülkeye nasıl bir zulüm rejiminin egemen olacağının canlı bir örneğidir. Ve de ne yazık ki bu olaydan ders alması gereken ülkemizde basın bu olaylara gereken önemi vermemektedir.

Oysa İran’ı Şah Rıza Pehlevi dönemini mumla aratan, mollarşinin zulmünün temelinde bu liboş aymazlık yatmaktadır.

***

Humeyni’ye kanlı mollarşinin zulmünü pekiştirerek sultasını sürdürmek olanağını sağlayan yapılaşmayı yaşama geçirmek fırsatını altın tepsi içinde sunan, o günün “yetmez ama evet”çileri de Türkiye’deki TM damgalı yetmez ama evetçiler gibi yaşam tarzını darağaçları kurarak dayatmanın peşinde olanların en önde gelen iktidar payandasını oluşturmuşlardır. Sonunda yalnız İran’a değil, tüm dünyaya İslam devrimi olarak sunulan artık herkesin bitmekte olduğunu gördüğü ama nasıl biteceğini kimsenin kestiremediği garip rejim kırk yılı aşkın süredir hükmünü sürdürmektedir.

Mollarşi geçmişte olduğu gibi bugün de emperyalizm kalkanının ardına gizlenme ve göstericilerin ardında emperyalist dış güçlerin bulunduğu yalanına sarılma yolunu tutuyor.

Bu koca bir yalandır. Ama görün bakın, “yetmez ama evet”çiler şimdi de bu yalanı yutturmak için neler neler yapacaklar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları