İşte güzel haber

05 Ocak 2021 Salı

Gazetelerde, televizyonlarda 2020 ve 2021 ile ilgili haberler, anılar, yorumlar, beklentiler.

Hepsi de iç karartıcı, karanlık, kötümser...

Artık kötü haber vermekten, kötümser yorum yapmaktan sıkılır oldum; sanki onları yazan değil de yapan benmişim gibi...

Geçenlerde biri sordu:

- Amca ne iş yaparsın?

- Şeamet tellalı evladım, şeamet tellalı, diye yazdım.

Bu ruh hali içindeyken, pazar sabahı Cumhuriyet’in son sayfasını görünce, Siraküzalı Arşimet gibi, “buldum, buldum” diye fırladım. Evet, nihayet iç açıcı güzel bir haber bulmuştum. Haber, Erzincan’ın Tercan ilçesine bağlı Teber köyünde yaşayan 12 yaşındaki Işıl Su Ece ile ilgili. Küçük Işıl Su, babasının verdiği harçlıklardan biriktirdikleriyle bu yıl dünyaya gelmiş, üç dişi buzağı almış ve uzaktan eğitim saatleri dışında zamanını da bunları yetiştirmeye ayırmış, böylelikle hayvan sevgisi ve de veteriner olma arzusunun etkisiyle çalışmaya başlayan Işıl Su, “bölgenin en genç çiftçisi” unvanını almış, Tercan İlçe Tarım Orman Müdürü Emre Güzelgül de genç üreticiyi ziyaret etmiş.

Türkiye’nin en genç üreticisini teşvik eden Emre Güzelgül’ü de olayı alıp haberleştiren adını bilmediğim yerel muhabir meslektaşımı da candan kutlarım.

Tarım ve hayvancılığın teşvike muhtaç olduğu bir dönemde çok hayırlı bir iş yapmışlar.

***

Bakmayın siz tarım ve hayvancılıkta pembe tablolar çizen resmi açıklamalara, aslında imdat çanları çalan tarım ve hayvancılık konusunda yeni politikalar, yeni teşvikler geliştirilmeli ki Atlantik ötesinden kötü kalite et ithaline son verelim.

Türkiye’de kişi başına hayvan varlığı sayısı sürekli düşmekte. 1960 yılında 27 milyon nüfuslu Türkiye’de 59 milyonu küçükbaş, 13 milyonu büyük baş olmak üzere 72 milyon hayvan varken, aradan geçen bunca zamandan sonra 83 milyon nüfusa ulaşmış olan Türkiye’de hayvan varlığının 73 milyonda kalması üzücüdür.

Küçük Işıl Su’nun öyküsünü okurken, aklıma elektrik mühendisi, İnsan Hakları Vakfı’nın kurucularından, her başının sıkıştığı dönemde Cumhuriyet ile dayanışma içinde olmuş olan dostum Hıdır Oktay ve geçen ay ziyaret ettiğim Gökçeada’daki Elta-Ada tesisleri geldi.

Organik tarıma elverişli Gökçeada’da, 1880 dekarlık arazide, inek, koyun ve keçiler için organik yem bitkileri (yonca, mısır, fiğ, arpa ve buğday) yetiştirilen ve 15 bin de zeytin ağacı olan çiftlikte, firmanın kendi inekleri, keçileri, koyunları için yem olarak, bitkisel üretim, zeytin ve zeytinyağcılığın, yanı sıra 250’si sağılan 600 büyükbaş, 600 keçi ve 500 kadar da koyun ile hayvancılık yapılıyor, Türkiye’deki ilk organik sertifikalı modern tesislerde süt ve süt ürünleri, değişik peynirler üretiliyor. Yanlış tarım politikalarının kurbanı çiftçi kan ağlarken, Migros ve Carrefour mağazalarında organik ürünlerini tüketiciye ulaştıran, Ada gelişmesini sürdürüyor.

***

Telefonla ulaştığımda, çoktan Işıl Su’nun haberini okumuş olan dostum, heyecanımı paylaştıktan sonra şunları da ekledi:

- Artık devletin bir tarım politikası geliştirmesi zamanı gelmiştir. Açıkladı:

Türk çiftçisinin Avrupa çiftçisi ile rekabet edebilir düzeye erişmesi gerekli. Bunun sağlanması için de devlet ağırlıklı bir tarım politikası elzem. Ama devletin böyle bir politikası yok, değil böyle bir politika devletin hiçbir tarım politikası yok. Üniversitelerin, ziraat odalarının ve çiftçinin temsilcilerinin de aralarında bulunduğu geniş katılımlı bir çalışma ile tarımda bir devlet programı oluşturmak mümkündür.

İşte, küçük Işıl Su’nun kahramanı olduğu güzel habere solcu mühendis kafasının yaklaşımı bu.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları