Kafalar karışık ama ümit var

29 Mayıs 2020 Cuma

Sivil toplum örgütü, Denge Denetleme Ağı ile KONDA’nın ortaklaşa hazırladıkları Türkiye’de Demokrasi Talebi raporu 22 Mayıs günü açıklandı. Rapor koronavirüsün, sokağa çıkma yasağının hayhuyu arasında, hak ettiği ilgiyi göremedi. 2010-2019 arası her ay ortalama 2 bin 981, toplam 266 bin 993 kişiyle, yüz yüze görüşmeyle yapılan Barometre Araştırmaları’nın ve farklı meseleler üzerinde yoğunlaşan 2 bin 627 ile 10 bin kişi arasında değişen 5 araştırmanın sonuçlarının birleşmesiyle oluşan Türkiye’de Demokrasi Talebi raporu, ilginç gerçekleri göz önüne seriyor. Kanımca raporun ortaya koyduğu görüntüyü şöyle değerlendirmek mümkün:

Türkiye’de kafalar karışık, ama yine de yükselen bir demokrasi talebi olduğundan ülke için umut var.

***

Yükselen demokrasi talebi ve kamuoyunun olayları doğru değerlendirme ve hukukun üstünlüğü gibi yaşamsal konularda önemli adımlar atılıyor. Hukukun üstünlüğüyle kastedilen tüm vatandaşların din, mezhep, dil, etnik köken, sınıf ve makamdan bağımsız olarak, kanun önünde eşitliği ile hukukun bütün kişilerin ve kurumların üstünde olmasıdır.

Rapor, toplumun neredeyse tamamının hukukun üstünlüğüne saygının yanı sıra anayasal denetimden ve hükümetin bütün eylemlerinin yargı tarafından denetlenmesinden yana olduğunu gösteriyor.

Yine ilginç bir nokta, vatandaşın çoğunluğunun, anayasanın önce adalet ve eşitlik, sonra özgürlüklere vurgu yapması gerektiğini beka sorununun bunların ardından geldiğini ifade etmesidir.

Aynı birey önceliği vurgusu, yargı konusunda da geçerlidir. Her dört kişiden üçü yargının devleti değil, bireyi koruması gerektiğini söylüyor. Bunun ardından da çoğunluk yargının siyasileştiğini iktidarın aracı haline geldiğini belirtiyor.

Egemen olması gereken eşit vatandaşlık ilkesinin uygulaması gibi yargının işleyişinin de sorunlu olduğunu kabul ediyor vatandaş ve yüzde 61 oranıyla yargının bağımsız olmadığını söylüyor.

Vatandaş ifade özgürlüğünü de benimsiyor.

Yalnız bu özgürlüğün değişik, hatta aykırı görüşlerin ileri sürülmesini de kapsadığını görmüyor ve Fazıl Say’ın 2013 yılında Twitter’da düşünce açıkladığı için ifadeye çağrılmasını görmezden gelirken, bu olaya tepki verilmemesini de normal karşılıyor. Bu arada ifade özgürlüğünden yana olan vatandaşın yarıdan çoğunun Gezi olaylarının demokratik bir istem olduğuna katılmaması da, eşitlik ile özgürlüğe öncelik veren tavrı ile çelişiyor ve bir kafa karışıklığının göstergesi oluyor.

Eşit yurttaşlık, eşitlik adalet ve özgürlük istemiyle çelişen bir kafa karışıklığı da Müslüman ve Türk olmayanlar, eşcinseller, içki içenler ve Aleviler ile komşuluğu istemeyenlerin varlığıdır.

Bu tavır, eşit vatandaşlık, adalet, özgürlükler konusunda söylenenlerle çelişmektedir, aynen bazı hallerde, kanunlarda sıkılaştırma yapmanın olağan görülmesinin, sıkı sıkıya bağlı olunduğu söylenen hukukun üstünlüğü ilkesiyle çelişmesi gibi...

***

Denge ve Denetleme Ağı üyesi raporun hazırlanmasına katılmış dostum gazeteci-iletişimci Şahin Tekgündüz bu kafa karışıklığını son on yılda üstünden birkaç kez silindir gibi geçilmiş bir toplum için normal olduğunu söylüyor ve raporun demokrasi talebi açsından olumlu ve çok umut verici yanlarına dikkat çekiyor.

Bunlardan biri de yerel yönetimlere gösterilen ilgi ve verilen destektir. Yerel yönetimler konusuna yerel iktidarlarla merkezi iktidar ilişkileri açısından değil de, yerel yönetimlerin halk ile ilişkileri açısından yaklaşan vatandaş yerel yönetimler aracılığıyla katılımcılık ilkesini yaşama geçirebileceğini düşünüyor.

Şu sıralarda muhalefetin, yerel yönetimleri demokrasiye geçişin manivelası olarak gördüğünü de göz önünde bulundurunca, bu olgunun çok önemli olduğu kolaylıkla anlaşılacaktır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi insan 19 Mart 2024
Laiklik nedir? 6 Mart 2024
Yıldönümü 3 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları