Arzu Süzmen

Ya korku, ya hayat!

15 Ocak 2016 Cuma

Jeremy Scott, korkusuz bir moda tasarımcısı. Renklerle ve desenlerle oynamaktan, iç dünyasının çılgınlıklarını tasarımlarına yansıtmaktan, farklı deneyimlerden  korkmuyor. Adidas için ayakkabı da tasarlıyor, Smart için araba da. Modanın demokratikleşmesinden yana olan tasarımcı popüler kültür unsurlarını tasarımlarında o kadar sık kullanıyor ki, kimi zaman eleştirmenler tarafından fazla popülist bulunuyor. 

Çoğunluğa mı oynuyor, gerçekten içinden geldiği gibi mi davranıyor bilinmez ama, hakkında Jeremy Scott: Halkın Tasarımcısı” isimli bir belgesel bile yapıldı.

2013’den beri İtalyan lüks moda evi Moschino’nun kreatif direktörlüğünü yürüten Scott, geçtiğimiz günlerde kendi markasıyla aynı anda Moschino’nun Pre-Fall 2016 Koleksiyonu’nu sundu. Farklı ilham kaynakları ile yine popüler kültüre dokundurmalar yapan tasarımcıya sanki öleceği malum olmuş gibi, podyumda pembe, yeşil, mavi vücudu saran takımlar elbiseler David Bowie’ye saygı duruşunda bulunuyordu.

Çağdaş sanatın dünyaca ünlü İngiliz ikilisi Gilbert & Georgeun özellikle ilk dönem eserlerinin etkisi renkli, karikatür tarzı motiflerde kendini gösterdi.

90’lı yılların müzik ve sanat akımlarından aldığı ilhamla kendi deyimiyle “renklerle sırılsıklam olmuş” giysiler de vardı; punk akımının etkilerini taşıyan tartan gömlekler, çizgili mini elbiselerle kombinlenen bomber ceketler, askeri botlar da…

Ve en önemlisi sloganlar vardı, giysilerin kollarında yer alan... “Güç”, “Korku”, “Hayat” sloganları, kollardan aşağıya doğru süzülürken bangır bangır bağırıyor, defilede belki de tüm izleyenleri düşünmeye davet ediyordu. 

Belki içinde bulunduğumuz durum da tasarımcıya malum olmuştu... 

Tam zamanıydı çünkü şimdi, korkuyu ya da hayatı seçmenin. Bir televizyon programına bağlanıp barıştan bahsetmeyi de seçebilirdi insan, bundan utanıp özür dilemeyi de. Barış bildirgesi yayınlamayı da seçebilirdi çocuklar ölmesin diye, o bildirgeyi imzalayanları düşman ilan etmeyi de. Terör saldırıları sonucu “öyle istendi” diye susan basın mensupları da vardı, ilkelerinden hayatları pahasına vazgeçmeyen de. Onlar, en büyük tutsaklığın özgürlüklerinden mahkum olmak olduğunu bilenlerdi.

Peki siz, karar verdiniz mi? Korku ya da hayat, işte budur bütün mesele...

 
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları