Ayşegül Yüksel

Bahçede tiyatro dönemi

18 Ağustos 2020 Salı

Sıcak yaz aylarında açık havada yapılan sanat gösterileri Akdeniz coğrafyasındaki bizim ülkemizde de eski bir geleneğe sahiptir. Bir bölümü çok daha eski Helenistik yapıların üstünde yükselmiş -Roma döneminden kalma- antik tiyatrolardan, Anadolu’nun -dinsel ritüellerden gelişen- köylü oyunlarından tutun da Osmanlı İstanbulu’nun mesire alanlarını dolduranlara hoş yaz akşamları sunan geleneksel halk tiyatrosuna dek tiyatro yüzyıllardır doğayla iç içe buluşmuştur seyircisiyle.

Benim çocukluğumun Kadıköyü’nde yazları bahçe sinemalarına giderdik. Gazozlu, frigolu, mısırlı, fındık fıstıklı seyircilik gecelerinin tadı bugün de damağımdadır. Özel tiyatroların yeşerdiği 1960’lı ve 70’li yıllarda ise bahçe sinemaları sık sık bahçe tiyatrolarına dönüşürdü. Ulvi Uraz Tiyatrosu’ndan Rıfat Ilgaz’ın dillere destan “Hababam Sınıfı” ile Nisa Serezli-Tolga Aşkıner Tiyatrosu’ndan John Patrick’in -sevgili Nisa’nın ölümsüzleştirdiği- “Tatlı Kaçık” oyunlarını Kızıltoprak, Devekuşu Kabare Tiyatrosu’nun “Astronot Niyazi”sini Kalamış bahçe sinemalarında, AST’ın Mehmet Keskinoğlu imzalı ortaoyunu “Hamdi”yi Erkan Yücel’den Ankara Gençlik Parkı Tiyatrosu’nda, Gazanfer Özcan Tiyatrosu’ndan Refik Erduran’ın “Deli”sini İstanbul Açıkhava Tiyatrosu’nda izlediğimi anımsıyorum. (2000’li yıllarda konser alanı olarak benimsenen bu güzelim mekânda 1960’larda -büyük oranda tiyatroyu da içeren- Türk Milli Talebe Birliği Uluslararası Kültür Festivali yapılırdı). Turne yapan özel tiyatroların gösterileri Anadolu düzeyinde de özellikle de Akdeniz ve Ege kent ve kasabalarında günümüze dek sürüp gitti.

Açık havada ‘korona’ önlemli tiyatro

2020 yazıysa ülkemizde farklı bir açık hava tiyatrosu girişimine sahne oluyor. Mart ayından bu yana gösterilerine ara veren tiyatrolarımızı “açık hava”da sunulan oyunlarla bir kez daha yaşama geçirmek için çeşitli etkinlikler söz konusu. Bu kez, maskeli, sosyal mesafeli, dezenfektanlı türden bir tiyatro seyirciliğine yönelik düzenlemeler yapılıyor.

Bunlardan biri İstanbul KüçükÇiftlik Park’ta kurulan “KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu.” 13 Ağustos-15 Ekim tarihleri arasında yaklaşık 20 farklı oyunun sahneleneceğinin duyurulduğu bu mekân etkinliklerine iki Moliere oyunuyla başladı. Kedi Sahne Sanatları yapımı, Haldun Dormen’in yıllardır başrolünü oynadığı “Kibarlık Budalası” ile Semaver Kumpanya yapımı, Serkan Keskin’in Harpagon’u yorumladığı “Cimri”nin kapalı gişe oynadığı bildiriliyor. Sırada sahne almayı bekleyen pek çok ünlü topluluk ve oyuncu var. Seyirciye, Dostlar Tiyatrosu, Oyun Atölyesi, Baba Sahne, DOT, Duru Tiyatro, Krek Tiyatro ve başka toplulukların, çoğu geçmiş yıllarda ünlenmiş yapımlarıyla yeni yapımların kucaklaştığı bir izlence düzeni sunuluyor.

Öte yandan, Kadıköy Belediyesi de Selamiçeşme’deki Özgürlük Parkı’nda zaman zaman yer verdiği tiyatro oyunlarını konserlerle buluşturarak 4 Ağustos-27 Eylül tarihleri arasında “Sanat Park’ta Sosyal & Mesafeli Festival” adını verdiği şenlikte 20’ye yakın oyun sunmayı öngörüyor. Dostlar Tiyatrosu’nun, Genco Erkal ile Tülay Günal’ın sunduğu “Yaşamaya Dair” ile başlayan festivalin katılımcıları arasında Altıdan Sonra Tiyatro/Kumbaracı 50, Perdeci Oyuncuları, Talimhane Tiyatrosu, DasDas gibi topluluklar yanında, KüçükÇiftlik Bahçe Tiyatrosu izlencesinde de yer alan kimi toplulukların farklı oyunları yer alıyor.

Devlet Tiyatroları’nın açık hava tiyatrosu

Devlet Tiyatroları ise Ankara’da İrfan Şahinbaş Tiyatrosu’nun bulunduğu bahçelik alanda bir açık hava tiyatrosu kurdu. Bu mekânda bugüne dek Ankara yapımı ve bölgelerden gelen beş oyun sunuldu. 

Bu arada ağustos ayı içinde özellikle Ege kıyılarındaki kent ve kasabalarda açık havada oyun sunumları yavaş yavaş başladı. Sürmesi bekleniyor.

2020’nin ağustos ve eylül aylarını kapsayan açık hava tiyatrosu girişimleri kuşkusuz sorunlar da yaşayacaktır. Her şeyden önce akşam saat 20.00’den sonra sokağa çıkamayan 65 ve üstü yaşlarda olan seyirciler bu oyunlara katılamıyor. Dahası, seyircilerin bir bölümü, alınan önlemlere karşın tiyatroya gelmeye çekiniyor. Özellikle şenlik boyutunda sunulan oyunlarda bilet paralarının düzenlenme biçimi tartışmalara neden olabilir. Marttan bu yana gelir elde edemeyen toplulukların öngördükleri ücretleri seyirci karşılamakta zorlanabilir. Ama ne olursa olsun, tiyatromuzun üstüne serilen ölü toprağını süpürüp, sanatçıyla seyirciyi çok geç olmadan “yüz yüze” getirmede karşılıklı bir özveri anlayışı geçerli olacaktır.

Yaşanan, olumlu bir başlangıçtır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

'Devlet Ana’ sahnede 26 Mart 2024

Günün Köşe Yazıları