Bağış Erten

Seçimin sporu sporun seçimi

28 Ekim 2015 Çarşamba

Biz futbol dünyasının dar dehlizlerinde karamboller yaratıp, kediler gibi kuyruğumuzun peşinde bir türlü topa dokunamıyorken ve sürekli birbirimizin paçasından aşağı çekerken ülke belki de siyasi tarihinin en kritik seçimine gidiyor. Vaatler, tehditler, meydan okumalar, nutuklar, yalanlar, korkular... Hepsi gırla bu aralar. Spor haliyle pek odak noktası değil. Olması da beklenmiyor zaten. Böyle bir ortamda kim sporu gündemine alır ki? Ama gene de yapacak bir şeyler olmalı değil mi?
Var da zaten. Üstelik güzel şeyler de yok değil. MHP beyannamesinde net olarak belirtmese de şifahen söyledi ve böylece şunu biliyoruz: AKP dışındaki tüm partiler PassoLig garabetini kaldırmayı vaat ediyor. Az şey değil, azımsamayalım. Kim bunu yaparsa teşekkür borçlu oluruz. Boş tribünlerden kurtulmaktan daha önemli ne var futbolumuzda. Ama koca spor dünyası bu konudan ibaret olamaz haliyle.

Parti programlarında spor
Baktığınızda başka şeyler de var. Misal CHP siyasetin elini spordan çekeceğini vaat ediyor. Büyük vaat doğrusu! Tarihte henüz bunu başarabilen olmadı. Hadi inşallah! Bitmiyor. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nı 40 yaş altı gençlere bırakacaklarını iddia ediyorlar. Ne güzel olur! Benim en çok hoşuma giden cümle ise şu: “CHP iktidarında spor yeniden bir toplumsal diyalog ve etkileşim alanına dönüştürülecektir.” Eğer bunu başarırlarsa başka bir şeye gerek yok. Gerçekten öyle.
AKP ise hâlâ aynı bakış açısıyla devam edecek belli ki. Ne diyorlar beyannamelerinde: “İnsan kaynağına ve altyapıya yatırım yapmaya devam.” Ve altını çizerek ekliyorlar: “Çok amaçlı, uygun maliyetli spor tesisi projelerini hayata geçireceğiz.” Yani tesis yapmak AKP için gene en önemli şey. Betonla spor kültürümüzü düzeltemeyeceğimizi keşke anlasalar. Aslı Nemutlu faciası ve iki kez yıkılan kayakla atlama kulesi olayı da anlatmadıysa bunu, işimiz zor.

Dünyayı değiştirmek
HDP’nin özgün sözlerinden biri şu: “Sporda cinsiyetçiliğe son vereceğiz.” İşte en zor hedeflerden biri bu. Gene de duymak güzel. Devamı daha da güzel: “Spor, militarizm, cinsiyetçilik ve milliyetçiliğin av sahası olmaktan çıkarılacak.” Bir olmayacak iş daha. Bunu başarmak dünyayı değiştirmek gibi. Ama zaten vaatlerinden biri de bu değil mi HDP’nin?
Ve MHP... Onların gayesi de şu: “Sporda başarı kadar sevgi, ahlak, disiplin, azim ve gayret gibi erdemler ile toplumsal kaynaşmaya katkının ön plana çıkarılması.”
Bir de büyük hamleleri var: “Türk Sporunu Geliştirme Projesi.”
Tüm bunlar bildiğimiz vaatlere benziyor. Geniş zaman kipinde niyet beyanı. Oysa çok daha somut şeylere ihtiyacı var ülke sporunun.

Önce adalet
İnsan garipsiyor. Hâlâ sporun toplumsal hayatımız için bir tür reflektör olduğunu göremiyorlar. Her şey önce orada fark ediliyor, sonra toplumsallaşıyor. ‘İnşaat ya Resulullah’ ideolojisinin saçmalığını TT Arena’yla anlamadık mı? Adalet denen mevhumun kıymetini 2011 süreci göstermedi mi? Tek adam kültürünün nüveleri önce futbolda ortaya çıkmadı mı? Fakirleşme, yoksunlaşma tribünlerle başlamadı mı? Ahbap-çavuşçuluk, siyasi kadrolaşma en çok kendini spor federasyonlarında göstermedi mi? Özerklik tartışmaları ve deneyimini kim en derinden yaşıyor bu memlekette? Unutmayın, Gezi’ye bile futbol önderlik etmedi mi? Hepsini geçtim, topluma nüfuz etmeye başlayan savaşkan ruh, kin, nefret de önce futbolla başlamadı mı?

Asıl dert şeffaflık
Ukalalık yapmak istemem ama spor ne yazık ki tek kalemde iki paragraflık vaatlerle geçiştirebileceğiniz bir şey değil artık. Tesisler falan hiç değil. Güzel mesajlar, büyük hedefler güzel ama lafta kalma ihtimali büyük.
Bütün partilerin kaçırdığı başka bir şey var. Türkiye’de sporun en büyük sorunu ne o, ne bu, ne de şu. Asıl dert güvenilirlik, adillik ve şeffaflık. Birbirine güvenini tamamen kaybeden, herkesin adaleti nalıncı keseri gibi kendine yontmaya çalıştığı, tüm kararların kapalı kapılar ardında alındığı bir ortamda tesis ne yazar, iyi yönetişim ne yazar, cinsiyetçilik ne yazar, büyük spor projeleri ne yazar… Önce güvenilirlik, adalet ve şeffaflık. Sonrasını sonra konuşuruz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bu sezon o sezon değil 2 Eylül 2018
Herkes biliyor 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları