Barış Doster

Uğur Mumcu kimler için, ne anlama gelir?

25 Ocak 2020 Cumartesi

Türkiye dün, katledilişinin 27. yılında, her 24 Ocak’ta olduğu gibi, bir kez daha Uğur Mumcu’yu andı. Kalpaksız Kuvayi Milliyecinin, fikri müstakim aydının, cesur gazetecinin, emekten, eşitlikten, aydınlanmadan, bağımsızlıktan yana antiemperyalist devrimcinin yokluğunu derinden hissetti bir kez daha. Cumhuriyet Devrimi’nin, Atatürkçülüğün, solculuğun en yetkin, en yiğit savunucularından olan Mumcu’nun yazdıklarında ne kadar haklı çıktığını, bir kez daha gördü. 

Peki, nedir Mumcu’yu bu kadar gündemde tutan? Birlikte düşünelim.

Mumcu’nun yazdıklarında hep haklı çıkması mı? Türk basınının, araştırmacı gazeteciliğin zirvesi olması mı? Yerinin doldurulamaması mı? İdeolojik çizgisinin, doğrultu tutarlılığının, dürüstlüğünün aşılmaması, aşınmaması mı? Devletin çeteler, tarikatlar, cemaatler tarafından kuşatıldığını yıllar önce belgelemiş olması mı? Yolsuzluk yapanların, bölücülerin, mezhepçilikten, din ticaretinden, inanç hortumculuğundan, iman bankerliğinden beslenenlerin üzerine her zaman cesur, kararlı biçimde gitmiş olması mı? Atatürkçü, Cumhuriyetçi olmayan bir solculuğun da; emekten, eşitlikten, mazlumdan yana olmayan bir ulusalcılığın da, başarı şansının olmadığını daima vurgulaması mı? Öncü ve cesur karakteri mi? Aynı anda pek çok cephede mücadele etmesi mi?

Şüphesiz Mumcu’yu güçlü kılan, gündemde tutan, güncelliğini korumasını sağlayan tüm bunlardır ve daha fazlasıdır.

‘Sakıncalı Piyade’ hep haklı çıktı

ABD emperyalizminin Ortadoğu’ya ilişkin hesaplarını, işgallerini yazarken haklı çıkmıştır Mumcu. Silah kaçakçılığı ve terör arasındaki bağlantıyı da; tarikat, ticaret, siyaset arasındaki bağı da saptamıştır. Emperyalizmin maşası olan PKK terör örgütünün kimlere hizmet ettiğini vurgulamıştır. Solda geçinen ve soldan geçinen ikinci cumhuriyetçilerin maskelerini düşürmüştür. Sıklıkla yazdığı “rüzgârgüllerinin, döneklerin, liboşların", nasıl her iktidarın çevresini hemen kuşattıklarını, nasıl güce taptıklarını, nasıl yön değiştirdiklerini yüzlerine vurmuştur.

Mumcu’nun maskelerini düşürdüğü bu tiplerin, FETÖ’nün dizinin dibindeki fotoğrafları belleklerdedir. AKP iktidarına verdikleri sınırsız destek, “yetmez ama evet” kampanyasındaki rolleri, açılım sürecine olan katkıları, herkesin malumudur. Dünyaca ünlü borsa spekülatörü George Soros ve CIA Türkiye masası şeflerinden aldıkları aferinler, gazete arşivlerindedir. PKK terör örgütüne olan muhabbetleri, Kuzey Irak’ta Mesud Barzani’yle olan iş ilişkileri, kimler adına ihale takipçiliği yaptıkları açığa çıkmıştır. ABD’nin ve Avrupa’nın verdiği fonlarla hangi gazeteleri, dergileri, internet sitelerini kurdukları, FETÖ ve PKK terör örgütlerini nasıl da “sivil toplum örgütü” olarak selamladıkları, savundukları bilinmektedir.

Kısacası, Mumcu bedeniyle aramızda olmasa da, karakteriyle ve fikirleriyle aramızdadır. Yaşamaktadır. Uğur Mumcu gazeteciliğinin, kendileri için bir şey ifade etmediğini söyleyenler ise hayatta olsalar bile, fikren ölmüşlerdir. Ne söyleyecek sözleri vardır ne de itibarları.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları