Erdoğan’ın solundaki sır

29 Haziran 2021 Salı

Amerikan hazinesini dolandıran Jacop Kingston... 

Amerikan hazinesinden çalınan paraların Türkiye’de aktığı Sezgin Baran Korkmaz... 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan... 

Ve... 

Kimsenin konuşmadığı en sağdaki isim. Sahi, kim o? 

Adı Çağlar Şendil. 44 yaşında. 

SBK’nin para kaynağı Mega Varlık’ın genel müdürü o. 

Kingston’un Türkiye’deki resmi ortağı o. 

Kingston’un ABD’den gönderdiği milyon dolarları bizzat Türk bankasından çeken o. 

ABD’nin “el konulsun” dediği, SBK’nin Türk yargısının desteğiyle kaçakken İsviçrelilere sattığı Bioforma’nın yöneticisi o.

Ekim Alptekin Halk TV’deki Açıkça programında dedi; Korkmaz Karaca’nın VIP’den geçirdiği isim o. 

2017’de ABD’ye giden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türk Büyükelçiliği’nde Jacob Kingston’la görüşürken yanlarında olan kişi o. 

Bitti mi? Bitmedi. 

Unico Sigorta’yı bilmeyen yoktur. Kökeni 1988’e dayanıyor. 

Şüphe bu ya SBK işte o Unico’ya nasıl sahip oldu? Oraya da mı çöktü? İsviçre’deyken nasıl ticari oyunlara girdi ve elinden çıkarmış gibi gösterdi? 

Laf lafı açıyor. Hani İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sahibi olduğu sigorta şirketindeki poliçe kesme sesini seviyor ya... 

İnsanın aklına geliyor: Unico’nun ilginç poliçe politikası ile hangi ticari kurumlar SBK’nin eline geçti? 

Ben de saf saf soruyorum. Türk yargısı SBK’nin karaparadaki kilit ismi Çağlar Şendil’e bir dava açma zahmetine bile girmedi. Bundandır ki devletin Anadolu Ajansı üç günde bir Unico’nun reklamını yapıyormuş, çok mu? 

Neyse! Az daha yazmayı unutuyordum; Çağlar Şendil Unico Sigorta’nın da yönetim kurulu başkanı. 


PEKER’İ DURDURAN EL

Tesadüf olabilir mi?

Biz SBK’yi tartışıyoruz, ABD vergi kaçıranları... Biz SADAT’ı tartışıyoruz, ABD Suudi katilleri eğitenleri... Biz Erdoğan yanlısı gayri meşru işlere kalkışmış politikacıları konuşuyoruz, ABD Trump destekçisi kapı arkası adamları... 

Bir süredir “Sedat Peker’i kim durduruyor” diye soruyoruz. Nasıl oldu da bulunduğu Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) onu “videosuzlaştırdı?”

Öyle ya BAE ile bizim iktidar pek de iyi ilişkilere sahip değil.

Bu konuda devletin kulislerinde konuşulan ilginç bir tez var. O da Peker’i durdurmak için devreye girenlere dair. 

Öyle söylendiği gibi suikast timlerinden falan bahsetmiyorum. Bayağı diplomasiyi kastediyorum. 

Anlatılana göre Türkiye’de bir el, “Peker’i durdursun” diye son dönemde yakınlaştığı Suudi Arabistan’dan yardım istemiş. BAE’nin, aynı cephede olduğu Suudilerin ricasıyla Peker’e müdahale etmesi sağlanmış. 

Peki, “karşılığında ne verilmiş” diyeceksiniz... 

Malum, ABD basınında, Trump sonrasında Cemal Kaşıkçı dosyası yeniden gündeme geldi. Katillerin ABD’de eğitildiği bile yazılıp çizilmeye başladı. Biden’ın, Trump’ın Suudi sevici çizgisini bozması beklenirken Türkiye’den bir el Suudilere reddedemeyeceği bir teklif yapmış. “Siz Peker’i durdurun, biz de Cemal Kaşıkçı dosyasını büyütmeyelim” önerisi çok cazip gelmiş. Böylece Suudilerin devreye girmesiyle BAE yönetimi Peker’e müdahale etmiş.

Kulislerde yankılanan bu tez doğru mu, bilmiyorum.  

Ama mantıklı olması bir yana, Kaşıkçı gündemi yeniden hatırlanırken Türkiye’yi yönetenlerin fazla unutkan olması sizin de dikkatinizi çekmiyor mu?


KARAPARA AKLAYAN GAZETECİLER VE SİYASETÇİLER

Kirli işlerde niye hep oteller konuşuluyor? 

Geceliği 100 bin liralık odalarda neden kalıyorlar? 

Hangi gazeteciler ve siyasetçiler karapara aklamaya yardımcı oldu?

Hasret gidermek için masasına oturduğum kişi nefes almadan sordu bunları. 

Yanıtını tahmin ediyorduk ama yeterince irdelemiyorduk. Haberler arasında rüzgâr gibi koşarken gözden kaçırıyorduk. 

Bir soru daha: Sezgin Baran Korkmaz, Türkiye’den gidip nereye yerleşti? Dünyadaki en bilinen off-shore merkezine, yani İsviçre’ye... Orada kendini güvenceye aldı, hatta yeni otellerin sahibi oldu. 

Şimdi... 

Cumhurbaşkanlığı Denetçisi Ufuk Ünlü, 2019’da Sayıştay Dergisi’ne karapara aklama yöntemlerini yazdı. Bakın, o makaleye göre yöntemlerden biri neydi: 

1- Karapara aklayacak kişi off-shore merkezine gider ve karaparayı burada faaliyet gösteren A bankasına yatırır (daha sonra bu parayı bir başka ülkedeki B bankasına da aktarabilir).

2- Daha sonra kendi ülkesindeki C bankasına başvurarak A (veya B) bankasındaki hesabını teminat göstermek suretiyle kredi talebinde bulunur. C bankası da bu krediyi kendisine verir. 

3- Aldığı kredi ile istediği yatırımı yapar (Otel alabilir vs.)

4- Kredisini C bankasına geri ödemez. C bankası da bu kişinin teminat gösterdiği A (veya B) bankasındaki parasını haczeder.

Böylece bu kişinin karaparası otel veya bir başka yatırım şeklinde aklanmış olarak ortaya çıkmaktadır. 

Bizzat Cumhurbaşkanlığı’nda kritik bir görev üstlenen isim, otel sahibi olmanın nasıl karapara aklama yolu olarak kullanıldığını iki yıl önce yazıyordu. 

Ve dedikleri bir bir gerçekleşiyordu. 

Peki, karapara otellerinde “bedava” kalan isimler neyin aracı oluyordu? 

Öyle ya meseledeki etik sorunu ayrı, bir de suça yardım etme söz konusuydu. Zira, o otellerde para ödemeden kalan herkes, aslında cebinden çıkmayan kadar karaparanın aklanmasını sağlıyordu. Yani onlar para ödemezken belki de arka bahçede “ödemişler” gibi faturalar düzenlendi. Böylece nasıl kazanıldığı şüpheli olan para, o gazeteciler, bürokratlar ve siyasetçilerin yardımıyla yasal sisteme sokuldu. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sahi kim bu Metin Cihan? 12 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları