Kapanmayan dosya

20 Mayıs 2021 Perşembe

“Sence 24 Mayıs’ta ne olacak?” 

Bu soruyu ilk duyduğumda anlamadım. 

Anlamadığımı anlayınca ekledi: 

“Peki, Soma’daki madencileri FETÖ mü öldürdü?” 

Saçmalama, dedim. “Madem öyle o dosya neden halen açık?” diye yanıt aldım. 

Şimdi anladım, anlatayım... 

Yıl 2014’tü. Soma’da 301 madenci katledildi. Yıllardır süren yargılamada tutuklu sanık kalmadı. Yüksek ihtimalle de 24 Mayıs’ta karar çıkacak. 

Herkesin bildiği, davanın işleyiş sürecindeki hukuksuzlukları hatırlatmayacağım. 

Yargıtay’da değiştirilen hâkimlerle kararın bozulmasının ayrıntılarını yazmayacağım. 

Başka, bugün unutulan bir nokta var. 

15 Temmuz darbe girişiminin hemen sonrası... 

46 sanıklı Soma davasının dokuzuncu duruşması... 

Maden ocağının sahibi Can Gürkan çıktı sanık kürsüsüne, şöyle dedi: “Soma’nın faili FETÖ’dür!” 

Yandaş medya durur mu, şunu yazdılar: “Soma’da yaşananların FETÖ örgütünün, son altın vuruştan önce, denedikleri küçük bir ameliyat girişimi olduğunu söylemek, komplo olarak nitelendirilebilir mi?” 

Bununla da yetinmediler. Sanık avukatları Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu ve 301 madencinin ölümünde FETÖ parmağının soruşturulmasını istedi. 

Sevgilinin yakınını kurtarmak 

İşte o günlerde... 

Rivayet odur ki... 

Ankara’dan önemli siyasetçi bir yargı mensubuyla görüştü. Buluşmadaki siyasetçi sadece elçiydi, mesele başkasıydı. Masada Soma vardı. Kritik bir siyasetçinin sevgilisinin çok yakını da sanıklar arasındaydı. Eğer o yargı mensubu, Soma katliamında FETÖ sabotajı olduğuna dair yargılama sürecini başlatırsa paraya boğulacaktı. İstediği yüksek bir makama getirilecekti. Ama bunlar için siyasetçi sevgilisinin yakını “301 madencinin ölümünde fail FETÖ’dür” diyerek kurtarılmalıydı. 

Neyse ki... 

Bu topraklarda halen cüppesine düğme diktirmeyen yargı mensupları da vardı. Elinin tersiyle itti bu teklifi. 

Peki... 

Sanık avukatlarının “Soma’yı FETÖ yaptı” şeklindeki suç duyurusu ne oldu? 

Öyle ya aradan yıllar geçti, gerçek failler belli, dava sonuçlanacak... 

İddia o ki halen kapatılmamış o dosya. Hakkında bir takipsizlik kararı ya da açılmış bir dava yok. Ve savcılıktaki faili meçhul suçlar bürosunda bekletiliyor. Özetle, ne içeriği tam biliniyor ne de tozlu raflara kaldırılıyor. 

Bize kalan ise... 

FETÖ gibi Türkiye yakın tarihinin en tehlikeli terör örgütüyle mücadelenin araç gibi kullanılmasında sınırın yokluğunu bir kez daha görmek oluyor. 

DİYANET’İN RAPORU NEREDE?

128 milyar dolar nerede? 

Deprem vergileri nerede? 

15 Temmuz raporu nerede? 

Gaziler için toplanan paralar nerede?

İşte bu “kayıplara” bir yenisi daha eklendi. 

Şöyle anlatayım... Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “kara kutusu” olarak bilinen bir kurumu var: Türkiye Diyanet Vakfı (TDV). 

Sayıştay denetimi yok ama vergi muafiyeti de izin almadan yardım toplama hakkı da var. Her yıl yüzlerce milyon liralık bağış topluyor. Gelirleriyle de cami ve Kuran kursu yapıyor ya da afet bölgelerindeki ihtiyaç sahiplerine yardımcı oluyor. Buraya kadar her şey normal. 

Normal olmayan şu: 

TDV, 2019’dan beri bağış konusunu sır gibi saklıyor. Zira, her yıl hazırladığı faaliyet raporlarında bağışların nereden ne kadar geldiği ayrıntılarıyla yer alıyordu. Ancak 2019 raporunda toplam bağış miktarı saklandı. 

Daha da çarpıcısı, 2020 yılına ait faaliyet raporu da halen yayımlanmadı. 

Bir türlü verilmeyen cevap

Gazeteci Burcu Karakaş, “Biz Her Şeyiz / Diyanet’in İşleri” adlı bir kitaba imza attı. Adından da anlaşılacağı üzere, Diyanet merceğe alınıyordu. Gazeteci Karakaş kitabında Türkiye Diyanet Vakfı’nın bağışları saklamaya başlamasını da dert etmişti. Öğrendim ki yazım sürecinde vakfa şöyle bir e-posta attı: 

“Merhaba, 

TDV’nin Bilgi Edinme Kanunu kapsamında olmaması nedeniyle sizinle iletişime geçiyorum. İnternet sitenizdeki raporları inceliyorum ancak bütçeye dair oldukça karmaşık bir tablo var. Her şeyden önce, 2019 raporunda diğer raporlarda olan ‘bütçe uygulaması’ bölümü incelediğim kadarıyla yok. Bunun bir nedeni var mı? Ayrıca 2017 raporunda bağışlar kura göre dağılım gösterirken 2018’de TL cinsinden verilmiş ve toplam miktar da yazmıyor, epey küçük yazan rakamları okuyucunun toplaması bekleniyor sanırım. Bu bağlamda, 2015’ten bu yana vakfın topladığı bağış miktarını senelere göre aktarmanızı rica edeceğim.” 

Şu yanıt geldi: “Talebinize en kısa sürede cevap vereceğiz. İlgili arkadaşlarımız gerekli hazırlıkları yapıyor.” 

Buna rağmen... 

Burcu Karakaş’a sordum, vaat ettikleri cevap bir türlü verilmedi. 

Demem o ki... 

Şeffaflık artık o kadar uzak bir köy ki Diyanet oraya gitmeyi unutmuşa benziyor. 

ONLAR GAZETECİ DEĞİL

Özışık kardeşlerin siyasetçi ve mafya lideriyle ilişkisi bir gerçeği hatırlattı. Gazeteciler içinde de arınma gerekiyor. 

Her dönemin kullanışlılarının, 

İhale peşinde koşanların,  

Ev, arsa, araba kapma yarışına girenlerin, 

Siyasetçiler için özel restoran buluşmaları ayarlayanların, 

Yargı mensuplarına tatil rezervasyonu yapanların, 

Haberle belediyeleri tehdit edip para koparanların, 

Çakarlı araç kullananların,

Çantacıların, tetikçilerin, rantçıların... 

Gazeteci olamayacağını artık herkes anlamalı. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları