'Gazze Kahramanı' Irak'ı Nasıl İzah Eder?

04 Şubat 2009 Çarşamba

Öncelikle moderatör David Ignatiusun paneldeki seviyesiz tavrını kınamakla işe başlayalım. Hadi kalksın da, aynı hareketi Obamaya ya da Sarkozye yapmayı denesin! O koltuğu da, Davosu da, hatta Washington Postu da bir daha rüyasında görür Ömrüm sanatta da, siyasette de emperyalizmin bu ırkçı-baskıcı kirli yüzü ile mücadele etmekle geçti. Erdoğanın moderatöre tepki vermesi normaldi. Ayağa kalktıktan sonra sert tavrını Ignatiusa ve Perese yöneltip oturumu terk edebilirdi. Ama Erdoğan, orada içgüdülerine yenildi ve içseltercihi yönünde, Batıdan kopmak istercesine Davosu terk etti

Başbakan o gece yarısı Türkiyede, fetihten dönen bir imparator gibi karşılandı. Ertesi gün ise, başta tüm şeriatçı gruplarda olmak üzere Ortadoğuda, adına peygamber gibi gösteriler yapıldı. O”, Batıya haddini bildiren, dökülen kanın hesabını soran bir kahraman olmuştu!

Ne ilginçtir ki, Başbakanın bu çıkışıyla Batıya karşı, dökülen çocuk kanlarının Davosta hesabı sorulduğunu sanıp mest olanların mantıksal muhakemeleri toptan kaybolmuştu sanki Aslında Erdoğana o gün sorulacak tek soru vardı: Affedersiniz, Gazze çocukları için parçalanan Erdoğanla, Irakta çocuklar daha hızlı öldürülebilsin diye Amerikan tezkeresine evetoyu vermek için AKPyi son ana kadar zorlayan Erdoğan aynı kişi mi? Ya da Irakta, 2003 Martında, öldürülmemeleri için onca miting yaptığımız Iraklı çocuklar ve sivillerin değeri hiç mi yoktu da, Erdoğan kılı bile kıpırdamadan bir milyon insanın öldürülmesi ve bir halkın toptan öksüz, kolsuz bacaksız, evsiz barksız bırakılmalarına bu kadar umursamazca baktı? BOPun bölge yürütücüsü olmak, böyle soğukkanlı, mesafeli bir duruş mu gerektirmekteydi?

***

Hep diyordum ki kendi kendime, “2003’te maazallah Erdoğan muhalefette olsaydı, kim bilir Iraklılar uğruna ne yaygaralar koparırdı diye Bu oportünist Gazze çıkışını gördükten sonra, o sahneler ne olabilirdi diye düşünüyorum da, aklım yerinden oynuyor! İnsanda minimum bir tutarlılık olur Sokakları coşkuyla arşınlayan o yeşil bayraklılar, bu mantıkla CHP Genel Merkezi önüne gidip secdeye yatsınlar, Siz bir milyon Müslüman öldürülmeden önce engellemek için her şeyi yapmıştınız diye!! Çok daha anlamlı olmaz mı?

Davos panelinden şunu öğrendik: Başbakanda diplomatik donanım ve esneklik yok. Diplomasi, bir saniyede her kelimenin dozunu ayarlama sanatıdır. Ağzınızdan çıkan sözler; ülkenizin geçmiş çizgisi, gelecek planları, dost ve düşmanıyla olan ittifak ve ihtilaflarını hesaplayacak bir sentez oluşturmalıdır. Gönlündeki Türkiye, esas Avrupaya değil, Ortadoğuya bağlı olduğu için, Başbakan, yani Batının sahte ılımlı İslam / demokrat partneri, kısmen içgüdüsel, kısmen bilinçli tercihlerle, çelişkilerini saklayamadan, bunları artık AB masalları ile uyuttuğu işadamları ve Batılı liderlerle paylaşarak herkesi şaşırttı: Kâh Haması överek, kâh İsraili döverek, bir devlet başkanına sen diye hitap ederek

Ben mi? Ömür üstünden her şeyde haklı çıkmaktan bıktım (dün sevgili Emre Kongarın yazdığı gibi!). Kaç kere kaleme aldım şunları: Erdoğan ve AKPnin ABye girmek gibi bir arzuları yok. TSKyi nötralize edebilmek için bunu kalkan olarak kullanıyorlar. Öyle olsa, her gün bizi Ortadoğunun şeriatçı devletlerine benzeten yasalar çıkarırlar mı?” Türkiye, artık bırakın AB iddialarını, ülkemizin mütevazı demokrasi standartlarını da, şeriatçı-faşist bir yapılanma uğruna hızla terk ederek, yokuş aşağı sahipsiz yuvarlanıp gidiyor. Medyası tehditlerle susturulmuş, sivil toplumu resmen içeri”, yargısı ise askıya alınmış, anayasası yaşanan siyasi ortamla hiçbir şekilde örtüşmeyen bir garip ülke

Erdoğan, balık hafızalı seçmenlerine anlık bir Davos gazı vererek, hiç hak etmediği bir Müslüman dünyasıkahramanlığına soyundu. Bu iç siyaset yatırımının, Türkiyeye tabii ki ciddi bedelleri olacak. AKPnin yarattığı bu hilkat garibesi çelişkilerle yüklü gidişatın sonuçlarını, yaşayarak göreceğiz. Sosyal demokrat partilerin yerel seçimleri kendi iç çekişmelerine alet edip etmeyecekleri, belki de ülkenin tüm geleceğini etkileyecek

[email protected] Faks: 0212 227 34 65



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Erken seçim mi dediniz? 18 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları