Baskın

20 Nisan 2018 Cuma

Senaryo-Perde 1) Bilinen uyduruk gerekçelerle OHAL 7. kez üç ay daha uzatılıyor. (Ülkenin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle) Senaryo-Perde 2) Milliyetçi Hareket Partisi lideri Devlet Bahçeli, 17.4.2018 tarihli TBMM grup toplantısında milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin öne, 26.8.2018 tarihine çekilmesini öneriyor. (Alkışlar…)
Senaryo-Perde 3) Aynı tarihte bir saat sonra yapılan TBMM grup toplantısında konuşan Adalet ve Kalkınma Partisi lideri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin belirlendiği gibi 3.11.2019 tarihinde yapılacağını üç kez tekrarlıyor. (Alkışlar…)
Senaryo-Perde 4) Allah… Allah… (AKP çevrelerinde şaşma halleri!..) Yersen tabii.
Senaryo-Perde 5) Ertesi gün saat 13.30’da Bahçeli ve Erdoğan bir araya gelip yarım saat görüşüyorlar. Bahçeli, Erdoğan’ı erken seçime ikna(!) ediyor ve karar açıklanıyor. Seçimler 24.6.2018 günü yapılacak. (Baskın planı fiilen yürürlüğe sokuluyor)

***

Öyle bir baskın ki seçimlere birdenbire 66 gün kalıyor. Bu, zorunlu bir baskın. Çünkü MHP her geçen gün İYİ Parti lehine kan kaybediyor, teşkilatları boşalıyor. Seçimler 2019 Kasımı’nda yapılacak olsa parti iyice dibe vuracak. Bu durum, seçimlere tek başına katılacak olsa yüzde 44’ü ancak bulacak AKP’yi endişelendiriyor. Umut, müttefiki MHP’nin ayakta kalmasını sağlayacak bir önlem alınması. Önlem ise seçimlerin olabildiğince erkene çekilmesi… Bu, gerçekleştiriyor.
AKP-MHP İttifakı bu baskınla bir taşla birkaç kuşu birden vuracağını düşünüyor.
- Seçimler OHAL koşullarında yapılacak.
- MHP’den İYİ Parti’ye katılımların önü kesilecek.
- Afrin Harekâtı ile birlikte özellikle milliyetçi çevrelerde yükselen fakat son zamanlarda düşmeye başlayan heyecanın yeniden yükselmesi birtakım yeni girişimlerle sağlanacak.
- Cumhuriyet Halk Partisi hazırlıksız yakalanacak.
Bu baskın planı tutar mı?
Eğer muhalefet basiretsiz davranırsa tutabilir.
Bir de ortada İYİ Parti’nin seçimlere katılıp katılamayacağı konusu var. Anayasanın konuyla ilgili maddesi şöyle: “Siyasi partilerin seçimlere katılabilmesi için illerin en az yarısında oy verme gününden en az altı ay evvel teşkilat kurmuş ve büyük kongrelerini yapmış olması veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunması şarttır.” Bu durum tartışılıyor. Yüksek Seçim Kurulu konuyu inceleyeceğini açıkladı: “YSK olarak hangi partilerin seçime katılma hakkı olduğuna inceleme sonucunda karar vereceğiz.”

***

Buna rağmen İYİ Parti belirlediği yolda kararlı adımlarla yürüyor. Parti, cumhurbaşkanı adayının liderleri Sayın Meral Akşener olduğunu çok önceden açıkladı. CHP ise bu konuda geç kaldı, bir erken seçim baskınını hesaplayamadı. Adayı bugün de belli değil. Partinin ya da liderinin dışında belirleyeceği bir adayı iki ay içinde kamuoyuna tanıtması, kamuoyu tarafından benimsenmesini sağlaması zor gözüküyor. Dolayısıyla adaylık Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na düşüyor.
Tüm bu gelişmelerden umutsuz muyuz? Hayır! Doğru bir stratejiyle muhalefet partileri arasında güçlü bir ittifak hâlâ kurulabilir. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda en çok oy alan muhalif adayın çevresinde kenetlenme sağlanarak başarıya ulaşılabilir.
Yazımı sevgili dostum Aydın Engin’in dünkü yazısındaki seslenişiyle noktalıyorum.
“Ey CHP, ey İYİ Parti, ey Saadet Partisi, ey HDP ve ‘Hayır Cephesi’nin bütün bileşenleri, bir sınavdasınız. Başaramazsanız bu, sizin bir sınavda çakmanız değil, varlık sebebinizin neredeyse ortadan kalkması demek olacak...
Gözümüz üstünüzde...”  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 28 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları