Pek de deplasman sayılamayan bir maça çıkıyor Galatasaray Ümraniyespor karşısında… Sakatlanan Midtsjo yerine Torreira tercihi dışında Giresunspor karşısındaki kadro ve taktikle çıkıyor Okan Hoca sahaya. Teoride iş yapması gerekiyor sistemin. Nitekim Galatasaray oyuna pozisyona girerek başlıyor. Ancak bu, ilk dakikalarda gelen ve kaleciyle burun buruna kalan Seferovic’in anlamsızca Emre Akbaba’ya pas olarak kullandığı vuruş, teorinin pratiğe çok yansımayacağının sinyalini veriyor… Tecrübeli teknik direktörlerinin bir maestro gibi yönettiği mütevazi kadrosuyla Ümraniyespor ise beklenildiği gibi oynuyor: Oyunu çirkinleştirmiyor. Kapanmıyor. Kendi 4-1-4-1’lik taktiğini rakibine mümkün olduğunca kabul ettirmeye çalışıyor ancak temkinli olmayı da elden bırakmıyor… İki taraf da kapanmayınca iki taraf da net sayılacak pozisyonlar buluyorlar maç boyunca. Ancak iki takımın futbolcuları da bu maçı ciddiye alıyormuş gibi gözükmüyor. Oynamadıkları söylenemez ama oyuna eşlik etmesi gereken ‘şuur’ çoğu zaman eksikliğini hissettiriyor. Özetle bu tablo iki taraf için de bal yapmayan arıların maçı. Seyirciyse sadece vız vız kısmını duyuyor. İnsanın üzerine bir rehavet çöküyor… İşte o rehaveti Gomis bozuyor. 86’da uzaktan vurduğu şuta Serkan dur diyemiyor. Galatasaray geç bulduğu golün kıymetini biliyor. Öyle bir üç puan ki bütün camiaya derin bir nefes aldırıyor…
Nefes
Yazarın Son Yazıları
Galatasaray, maçın ilk 45’te, Samsunspor ligin büyüklerinden rahatça puan koparan, dişli takımlardan biri değilmiş, hatta hiç yokmuş gibi oynuyor.
İstanbul derbilerinden, heyecan, çekişme, güzel futbol beklemeyeli çok oldu... En fazla, “Olay çıkmasa bari” temennisinde bulunabiliyor insan. Maç en azından bu beklentiyi karşılıyor.
Eksik ve tuttuk…
Galatasaray için maç, klişe bir pembe dizi gibi başlıyor…
İki Galatasaray var, Kocelispor deplasmanında. İlk yarıda “Ne de olsa sınıf birincisiyim. Çalışmadan geçerim” rahatlığıyla çıkıyor sahaya. Çabalamıyor, konsantre olmuyor…
Tıpkı, arılar gibi, iki takım da vızır vızır...
Yorgun Galatasaray, önce vasat bir oyun sergilerken pozisyon yaratma işini tek kişiye; maçın en hırslısı Osimhen’e bırakıyor.
Galatasaray maça, yelkeni rüzgâr dolan bir cruiser gibi başlıyor, ilk on dakika böyle devam ediyor.
Milli maçlar sonrası yorgun ya da Şampiyonlar Ligi öncesi heyecanlı; Galatasaray, normaline göre durgun bir futbol oynuyor.
Yorgun Galatasaray ve rakibini iyi çalışmış bir Beşiktaş...
Sırasıyla Yunus (23), Icardi (45+1) ve Torreira’nın (65) golleri, istikrarlı bir baskının değil yakalanan fırsatlara eklenen kişisel becerilerin ürünü.
Heyecanlı ve tedirgin G.Saray maça bocalayarak başlıyor.
Olimpiyat Stadı’nın lanetinden midir, verilen aranın rehavetinden mi bilinmez...
Galatasaray, evinde konuk ettiği Çaykur Rizespor karşısında “dalgalı” bir futbol sergiliyor...
Galatasaray, geçen sene olduğu gibi bu yıl da “her maça bir kahraman” trendini sürdürüyor. Topla oynama oranının yüzde 70’e varması yanıltıcı olmasın.
4 dilimi var G.Saray-Karagümrük maçının.
Gaziantep ile Galatasaray’ın karşı karşıya geldiği sezonun ilk maçının açmazı şu:
Erden Timur, Galatasaray’da yeni bir görev üstlenmeyeceğini açıkladığında, tüm camia endişeyle beklemişti yeni sezonu: Bu futbolcuları kim motive edecek?
Galatasaray, yaşadığı ‘sevinçli telaş’la biraz bocalasa da 26’da Osimhen’in golüyle rahatlıyor.
Yolundan şaşmadı
Birlikte
Tam takım devam
Yürüyeduruyor
‘Çok’ ile ‘hiç yok’
Koltuğunda rahat
Kadıköy hatırası
3 puanın günahı
Taşikardisiz 3 puan
Uyuyan dev
Kim kurtuldu?
Langırt
Yokluğu yara
Mesele
Nasıl olacak?
Tutuk ama istikrarlı
Uyanış
Kilit son maça
Azı dişi!
Kötü futbol 3 puan
Ortak yok