Atatürkçülük ve sosyal demokrasi - 1

04 Ağustos 2022 Perşembe

Dün TÜİK’in bastırılmış yıllık enflasyon oranı açıklandı, yüzde 79.60.

ENAG’ın gerçeği yansıtan yıllık enflasyon oranı ise yüzde 176.04.

Halkın cebindeki paranın bütün hızıyla buharlaştırılması devam ediyor.

Bu gidişe, CHP’nin liderliğinde kurulmuş olan “Millet İttifakı”nın, daha geniş bir “Demokratik Muhalefet” stratejisi içinde son vereceği umudu var.

Ben bu yazıda CHP içinde kendilerine Atatürkçü ya da Kemalist diyenler ile Sosyal Demokratlar arasında bir hizip kavgası başlatılması çabasının anlamsızlığına ve yanlışlığına işaret etmek istiyorum.

***

Türkiye’de sadece Komünist, Sosyalist ideoloji değil, Sosyal Demokrat ideoloji ve Atatürkçü/Kemalist ideoloji de kendi içinde pek çok gruba bölünmüştür.

***

Komünist, Sosyalist gruplar, kendi aralarındaki bölünmelere göre, farklı partiler içinde ve değişik dergiler çevrelerinde örgütlenmişler, bir yandan birbirleriyle, bir yandan da ülkedeki sömürü düzeni ile mücadele etmeye başlamışlardır.

Elbette bu bölünme, Komünist, Sosyalist hareketin ve ideolojinin siyasal gücünü çok azaltır ama, hem tarihsel ve güncel, hem de evrensel ve ulusal örneklere bakıldığında, kaçınılmaz olduğu görülür.

Marksist düşünce çerçevesinde örgütlenen bu grupların içinde ne yazık ki AKP iktidarına destek verenlerin de bulunması, “Devrimcilik” etiketi altında, “Karşı Devrimcilik” yapan aymazların da olduğunun kanıtıdır.

***

Aynı biçimdeki bölünmeler Sosyal Demokrat ideoloji içinde de görülür.

Kimi Sosyal Demokratlar bu hareketi daha çok Komünist, Sosyalist düşüncenin mirasçısı sayar...

Kimileri ise kendilerini özenle Komünist, Sosyalist eylem ve ideolojiden soyutlamak ister.

Ne yazık ki bu ideoloji içinde de bugünkü baskı rejimine destek vermiş olan aymazlar vardır.

***

En çok bölünme ve kavga, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu olduğu için Atatürk’e dayalı olan Atatürkçülük/Kemalizm içinde görülür.

Çünkü bu ideoloji ülkedeki tarihe ve siyasal uygulamalara da ışık tutar.

Buradaki sorun, Atatürkçülük/Kemalizm, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ideolojisi sayıldığı için, ülkeyi yönetenlerin veya yönetmeye talip olanların hepsi kendilerini bir ölçüde, bir bakıma (dinci partilerin liderleri dahil) “Atatürkçü” olduğunu iddia etmiştir.

Bir başka ideolojik/siyasal/uygulama sorunu CHP’nin Atatürkçü/Kemalist ideolojinin mirasçısı olmasından kaynaklanır.

Bu niteliğiyle parti, başta kendilerini Kemalist/Atatürkçü sayanlar olmak kaydıyla, herkesin sadece ilgi odağı değil, aynı zamanda eleştiri hedefidir de.

***

Benim gözlemlerime göre, partinin bugünkü yönetimi hem içinden hem dışından yeterince Atatürkçü/Kemalist OLMAMAKLA ve üstelik Sosyal Demokrat OLMAKLA eleştirilmektedir.

Hiç kuşkusuz, CHP’nin bugünkü yönetimini yeterince Atatürkçü/Kemalist olmamakla eleştirenlerin de, Sosyal Demokrat olmakla eleştirenlerin de kendilerince haklı olarak örnek verdikleri kanıtlar, olaylar, eylemler, söylemler vardır.

Amacım, (şimdilik) bu eleştiriler açısından CHP’yi irdelemek, aklamak ya da suçlamak değil.

Ben bu yazı dizisinde, bu eleştirilerin haklı ya da haksız oldukları üzerinde değil, Atatürkçülük/Kemalizm ile Sosyal Demokrasi arasındaki ilişkiler üzerinde duracağım.

Çünkü bu eleştirilerin temel mantığı Atatürkçülük/Kemalizm ile Sosyal Demokrasi’nin karşıt olduğu gibi, çok tartışmalı olan bir kabul üzerine kurulu.

Yarınki yazımda Atatürkçülük/Kemalizm ile, Sosyal Demokrasi arasındaki ilişkileri “Karşıtlık mı Uyum mu?” başlığı altında irdelemeye çalışacağım.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları