COVID-19 affı

22 Mart 2020 Pazar

Atasözlerimizin bazıları yüzyıllar boyunca yaşanan deneyimlerden süzülüp geldikleri için çok anlamlıdır:

Örneğin, “Her felaketten bir nimet doğar!” sözü, en karamsar anlarımızda bile, bize hem yaşadığımız felaketlerden ders almayı öğütler, hem de umut verir.

Bütün dünyayı pençesine alan ve bizi de vuran bu Koronavirüs (COVID-19) felaketi de, bazı konularda yapılan hatalardan dönülmesine ve eksiklerin tamamlanmasına yol açarsa, bu atasözü gerçekleşmiş olur.

***

COVID-19 önce, artık hastaları “müşteri” olarak gören sağlık hizmetlerinin daha rasyonel bir biçimde kamu yararına sunulması için, yeniden örgütlenmenin (reorganizasyonun) yolunu açar diye umut ediyorum.

Bu bağlamda özel hastanelerle vakıf hastanelerinin COVID-19 ile mücadele kapsamında zorunlu olarak devreye sokulmuş olması olumlu bir adımdır.

Dilerim bu önlem etkin olarak uygulanır ve kalıcı olur.

***

COVID-19 krizinden önce Türkiye’nin esas iç sorunu adalet sorunuydu; ne yazık ki bu sorun bütün ciddiyetiyle varlığını sürdürüyor.

Tutuklu ve hükümlülerin durumları bakımından da COVID-19’un, bazı adli/siyasi hatalardan dönmek olanağı yaratabileceğini umut etmek istiyorum:

STK’lerin yaptığı açıklamaya göre, 2019 yılı itibarıyla hapishanelerde 1337 hasta mahkûm bulunuyor; bunların 457’si ağır hasta.

780 çocuk da anneleriyle birlikte hapiste!

COVID-19’un hastaları ve yaşlıları hedeflediği biliniyor. Özellikle ağır hastalığı olanların derhal hastanelere sevki gerekir.

İktidar “Adalet Reformu” adıyla ikinci paketi de gündeme getirmeye hazırlanıyor.

Anlaşılan infaz indirimi üzerinden bir af düşünülüyor.

Bana kalırsa, ilk olarak, cinsel suçlardan yargılananlar hariç, başta siyasal suçlardan yargılananlar olmak üzere, bütün tutuklu yargılananlar derhal salıverilmeli.

Mahkûmlara gelince, “Terör örgütüne üye olmadan...” diye başlayan maddeye göre hüküm giyenlerin cezalarının infazı derhal azaltılmalıdır; ama:

“Reform Paketi”nde her şeyden önce, değerli ve deneyimli hukukçu Av. Celal Ülgen’in Twitter’dan yayımladığı şu iletiyi dikkate almak gerekir:

“(@celalulgen) 20.03.2020 14.41

TBMM’ye sunulan yeni yargı paketinde (iktidar) terör tanımını yeniden yapmadıkça ve terörü Silahlı eylemle irtibatlan(dır)madıkça (paketin) hiçbir işlevi olmaz ve reform ve infaz indirimi kadük kalır.” (Parantez içindeki eklemeleri ben yaptım.)

Elbette bu arada, çocuklarıyla birlikte hapiste olan anneler için de bir önlem düşünülmelidir.

Bu öneriler dikkate alınırsa, son günlerde kamuoyunda büyük infiale yol açan, Osman Kavala’nın durumu yanında, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Ferhat Çelik ve Aydın Keser’in haksız ve hukuksuz tutuklanmaları sorunu da çözülmüş olur.

Özellikle Celal Ülgen’in önerisi, pek çok gazetecinin ve yazarın mahkûm olmasına yol açan hukuksuzlukların en temel ve haksız gerekçelerinden birini ortadan kaldıracaktır.

***

Sevgili okurlarım, şimdi “Sen istediğin kadar yaz, seni okumazlar, okusalar da dinlemezler; yaptıkları yapacaklarının işaretidir” dediğinizi duyar gibi oluyorum.

Belki de haklısınız; ama biliyorsunuz ki ben “İflah olmaz romantik bir iyimserim”:

En karanlık ve en umutsuz zamanlarda bile gerçeği, doğruyu, haklıyı, iyiyi, güzeli savunurum.

O nedenle, başta yöneticilerimiz olmak üzere herkese “COVID-19 krizi geçer, siz sağlığınızı ve haysiyetinizi koruyun” diye sesleniyorum ve hayatları pahasına bize hizmet vermek için çırpınan sağlık personeli önünde saygıyla eğiliyorum.

KAHROLSUN KORONAVİRÜS:

YAŞASIN ADALET...

YAŞASIN SOSYAL DEVLET...

YAŞASIN BAŞTA DOKTORLAR OLMAK ÜZERE TÜM SAĞLIK ÇALIŞANLARI!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları