Mithat Sancar’ın TELE 1 söyleşisinden izlenimler

24 Eylül 2021 Cuma

Çarşamba akşamı, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar TELE 1’de Merdan Yanardağ’ın sorularını yanıtladı.

Bence, önümüzdeki seçimlere ilişkin olarak siyasal ortamı etkileyecek önemli açıklamalara tanık olduk.

Konu esas olarak önümüzdeki seçimlerde Türkiye’deki rejimin kaderini belirleyecek olan “otoriterlik mi, demokratiklik mi” tercihinde, Demokratik Platform içinde bir çatlak olup olmadığı ve otoriterlik cephesine durup dururken bir fırsat verilip verilmediğiydi.

Daha açık ve net olarak ifade etmek gerekirse sorun HDP’nin “Demokratik Platform”daki yerini koruyup korumadığı ve iktidarın, “PKK eşittir HDP eşittir CHP” formülü ile terör üzerinden hem kamuoyunu yanıltmak hem de İYİ Parti hassasiyetlerini kullanarak Demokratik Platformu parçalamak girişimlerinin başarılı olup olamayacağıydı.

***

Önce olayın hızla gelişen kısa geçmişini anımsayalım:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bay Kemal ve İttifakları” belgeselinde, doğru bir yaklaşımla “Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz” ifadesini kullandı.

Bu ifade medyaya yansıyınca, HDP’li Sezai Temelli Twitter’da, Kılıçdaroğlu’na “Çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır” yanıtını verdi ve kıyamet koptu.

Daha sonra bu ifadesine çok tepki gelince Temelli “O tweet’teki görüşler elbette kişisel görüşümdür. Partiyi elbette bağlamaz. HDP adına bağlayıcı açıklamayı tabii ki yetkili organlarımız yapar” diyerek HDP’yi öne çıkardı ama olan olmuş, tartışma başlamıştı.

***

İşte bunun üzerine Merdan Yanardağ’ın davetini kabul eden HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, çarşamba akşamı TELE 1’de önemli açıklamalar yaptı.

Sevgili okurlarım, siz bu açıklamaları ya TELE 1’den ya başka gazete ve haber sitelerinden dinlemiş, okumuş, öğrenmişsinizdir.

Bu nedenle burada bu açıklamaları yinelemek yerine dikkatimi çeken altı nokta üzerinde durmak istiyorum.

Dikkat, bunlar onun konuşmasının bir özeti değil, benim onun söylediklerinden aldığım bazı izlenimlerdir.

1) Kürt sorununun çok katmanlı olduğu saptaması çok yerindedir.

Sorun sadece bir terör sorunu, bir güvenlik olayı değildir. Sorunun siyasal, toplumsal, ekonomik, kültürel, hukuksal, askeri pek çok veçhesi ve katmanı vardır.

2) Muhatabın, TBMM’de meşru olarak temsil edilen HDP olduğu görüşü çok doğrudur.

AKP iktidarı, hem önce terör örgütü PKK’yi muhatap almakla hem de sonra, meşru bir parti olan HDP’yi terör örgütü ile özdeşleştirip dışlamakla iki büyük hatayı peş peşe yapmıştır. 

3) Sorunun TBMM’de, kamuoyu önünde tartışılarak çözülmesine ilişkin yöntem doğrudur.

Çünkü sorunun çözümü için hem şeffaflık hem de farklı kesimlerin siyasal mutabakatı gereklidir.

4) Muhatap elbette tek kişi değil, bir parti olarak HDP’dir; tavrını, geniş toplumsal tabanda ve yetkili kurullarda yapılan görüşme ve tartışmalarla belirlemektedir. 

5) Kürt sorunu, Türkiye’nin bütün sorunlarından özellikle de Demokratikleşme Sorunundan ayrılamaz. Demokratik Rejim sorunu çözülmeden Kürt Sorunu da halledilemez.

6) 2015’ten bu yana geçen 6 yıl Kürt sorunu açısından bomboş geçmiş kayıp yıllardır.

***

Sevgili okurlarım, tam bu noktada sevgili Erdal İnönü’yü anmadan geçemeyeceğim:

Kendisiyle çok yakın çalıştığım Erdal Bey’in 1991 seçimlerinde Kürt politikacıları SHP kontenjanından Meclis’e sokarak başlattığı atılım sürdürülebilseydi, şimdi çok daha ileri bir noktada olabilirdik.

Ne yazık ki Kürt politikacılar, hem Türkiye içinden hem de Türkiye dışından yapılan yanlışlar ve saptırmalar yüzünden Erdal İnönü’nün bu politikasını yeterince değerlendiremediler.

AKP iktidarı döneminde ise o kadar çok ve birbirine ters yanlış yapıldı ki gelinen noktada durum ancak yeni bir başlangıçla düzeltilebilir.

Dilerim gerek seçimlerden sonra oluşacak olan yeni iktidar gerekse Kürt politikacılar geçmişte yapılan hatalardan ders almışlardır ve aynı hataları tekrarlamazlar.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa tuzağı 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları