Darbe mi dediniz?..

12 Nisan 2021 Pazartesi

104 emekli amiral bir bildiri yayımladı.

Ortalık -bekleneceği gibi- karıştı.

İktidar, partili Cumhurbaşkanı tarafından “darbe imalı” olarak nitelediği bildiriyi suçladı. İktidar yandaşları, bir düğmeye basılmış gibi suç duyurusunda bulundular. Savcılar harekete geçti. İmzacı emekli amirallerden onu gözaltına alındı.

Siyasal iktidar, kendi gücünü korumak için yaptığı bu girişimlerle kimseyi şaşırtmadı.

Ama muhalefet, kamuoyunu şaşırtacak bir tutuklukla hareket etti.

CHP, uzun zamandır sürdürdüğü “aman bize şunu demesinler” kaygısıyla “gündemimiz bu değil” açıklamasıyla yetindi.

İYİ Parti ise başkanları Meral Akşener’in “zevzeklik” nitelemesiyle iktidara dolaylı bir destek verdi. Sonra da gene Meral Hanım tarafından “Ortağınızın gazına gelip de saçma sapan cezalar verdirmeyin” diye hitap ederek seslendiği partili Cumhurbaşkanı’nın hukuka emir verdiğini kabul eden bir yanlışı sürdürdü.

Oysa olay hukuk açısından son derece netti.

Anayasanın 26. maddesinde, “Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar” der.

Emekli amirallerin de yaptıkları budur. Nokta.

Şimdi bu girişimi “Arkasında ne var? Kimler yazdı? Niyetleri neydi? İrtibatları neler?” türünden çekiştirmek olayı özünden saptırmaktır.

Olayın özü; Montrö Sözleşmesi’nin önemini vurgulamak, ordu içine tarikatların girmesine göz yummanın yanlışını belirtmek, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine sahip çıkmaktır.

Bu konuda görüşlerini açıklamak, emekli amirallerin uzmanlık alanına giren konulardaki görevleridir.

Bu girişimden “darbe çağrısı” çıkarmak asıl sivil darbeciliktir ki bu toplum bunu pek çok olayda yaşamıştır.

Sivil darbeler

16 Nisan 2017 günü Türkiye, bir “anayasa referandumu” yaşadı.

Anayasa değişikliğine “hayır” diyenlerle “evet” diyenlerin sonucu belirleyeceği bir referandum.

Sonuçta “evet”in kazandığı açıklandı ve anayasa değişti.

Türkiye, parlamenter sistemden vazgeçmiş, “Tek Adam” yönetimine geçmiş oldu. 

Sonradan, aslında “hayır” oylarının kazandığı ama Yüksek Seçim Kurulu’na yapılan baskılarla oy sonuçlarının değiştirildiği üzerinde duruldu ama sonuç kabul edildi.

“Atı alan Üsküdar’ı geçmişti.” 

Aslında bu durum, sonuçları görülen bir seçim darbesiydi.

Hukuk darbesi

Bugün artık ülkedeki hukuk sisteminin adalete değil, Saray’a hizmet ettiği biliniyor, görülüyor.

Siyasal iktidar, başkanları da dahil olarak Anayasa Mahkemesi’ni dikkate almıyor, hatta iktidar ortağı Bahçeli, Anayasa Mahkemesi’nin kaldırılmasını istiyor, ortağı AKP sessiz kalıyor.

Savcılar, yargıçlar gözlerini, kulaklarını Saray’a çevirerek çalışıyorlar.

Meral Akşener, partili Cumhurbaşkanı’na seslenerek “imzacı amirallere ceza verilmemesi” konusunda ricacı oluyor.

Emekli amirallerin böyle bir talebi yok, ricaları da yok.

Eğitimde darbe

Atatürk Cumhuriyeti’nin laik eğitimi, İhvancı dinci iktidarın boy hedeflerinden birisi.

Olabilen her fırsatta laiklik kötüleniyor, dinsizlik olduğu yaygarası koparılıyor. Eğitim dinselleştiriliyor.

İmam hatip liseleri gözde okullar düzeyine çıkarılıyor. 

Fen liseleri artık önemli değil.

İmam hatip lisesini bitirenler için kamu kadroları açık.

Devlet okullarında dinci vakıfların çalışmalarına destek veriliyor.

Çocuğunun laik eğitim almasını isteyen ailelerin laik eğitim veren özel okullardan başka şansı kalmıyor.

Ekonomide darbe

Ekonomi yönetimi darbe üstüne darbe yiyor.

Merkez Bankası görünüşte bağımsız olacak.

Oysa, siyasal iktidara birinci dereceden bağlanıyor. 

Merkez Bankası başkanı partili Cumhurbaşkanı tarafından istendiği anda değiştiriliyor.

128 milyar doların ne olduğu bilinmiyor.

Muhalefetin sorularına yanıt bile verilmiyor.

Gece yarısı operasyonuyla milyar dolarlar  ucuza satılıyor.

Kimlere nasıl satıldığı ise “devlet sırrı” olarak saklanıyor.

Kanal İstanbul darbesi

“Kanal İstanbul” kendi başına bir iktidar darbesi.

Partili Cumhurbaşkanı bu konuda meydan okuyor.

“İsteseniz de istemeseniz de yapacağız.”

“İnadına yapacağız.”

Kime sesleniyor partili Cumhurbaşkanı?

İstanbul halkına sesleniyor, “isteseniz de istemeseniz de.”

Bütün topluma meydan okuyor: “İnadına yapacağız.”

Darbe nedir ki?

Darbe; var olan kuralları, geçerli koşulları zorlayarak değiştirip kendi verdiği kararı uygulamaya koymaktır.

Darbe nedir, darbeci kimlerdir?

Kararı siz vereceksiniz.

Kararı siz verin.

Cesaretle, sesinizi yükselterek...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları