Öğretmen...

25 Kasım 2019 Pazartesi

Eğitimin temel direği olan öğretmen.

Eğitimin her yönünden yükümlü tuttuğumuz öğretmen.

Okulda her sorunu çözmesini beklediğimiz öğretmen.

Ailelerin kaygılarını gidermesini beklediğimiz öğretmen.

Öğrencisinin başarısını beklediğimiz öğretmen.

Amma,

Sorunlarını dinlemeye yanaşmadığımız öğretmen.

Onun da sosyal bir hayatı olduğunu düşünmediğimiz öğretmen.

Yaşam güçlüklerini dikkate almadığımız öğretmen.

Neleri borçlu olduğumuzu unuttuğumuz öğretmen.

Öğretmenler Gününüz kutlu olsun.

                                         *              *              *

Bir çocuğun yetişmesi, ailede başlayıp süren, okulda biçimlendirilmek istenen, toplumuyla etkileşen bir süreç.

Aile- okul- toplum. Üç yetişme alanı.

Eğitim, ailenin de, okulun da, toplumun da, öğrencinin kendisinin de sorumlu olduğu bir alan.

Öğrencinin “öğrenme sorumluluğu” var. Bu sorumluluğu duymayan, öğrenmek istemeyen kimseye bir şey öğretemezsiniz.

Ailenin çocuğuna “sorumluluk verme” görevi var. Ona “disiplin” öğretme görevi var. Ailenin çocuğa “kendini eleştirme- otokritik” yetisi kazandırma görevi var.

Bunları, ailede öğrenmeyen çocuğa okulda öğretmek, bunu öğretmenden beklemek gecikmiş ve bu nedenle haksız bir beklentidir.

Zamanı doğru kullanmayı” çocuk nerede öğrenecektir?

Önyargılar yüklenmiş bir çocuk bunlardan nasıl kurtulacaktır?

Bu soruların tek yanıtı okul değildir, tek sorumlusu öğretmen değildir.

Bir çocuğun eğitiminden, önce aile sorumludur, sonra da okul ve toplum sorumludur.

Fırsatçı- çıkarcı insanların başarılı olduğu bir toplumda siz hangi yolla “idealist insan” yetiştirebilirsiniz?

Eğitim, ortak bir insan yetiştirme sürecidir.

Bu sürecin paydaşları da aile, okul, toplumun bütünüdür.

                                   *               *               *

Kim olursa olsun, ne yaparsa yapsın, başarı şu “Büyük Beşli”nin gerçekleşmesine bağlıdır:

Bir: Sorumluluk.

Kişinin kendine karşı sorumluluğu, görevine karşı sorumluluğu, yaşamına olan sorumluluğu çok önemlidir.

İki: Disiplin.

Disiplini ceza ile karıştıran topluma anlatmak gerekir ki disiplin, bir işi uygun yöntemlerle yapma demektir. Disiplinsiz kişi, disiplinsiz iş, disiplinsiz kurum başarılı olamaz.

Üç: Zamanı doğru kullanmak.

Toplumumuzun en eksik yanlarından birisi. Mazeretlerin arkasına saklanmak başarısızlığın en önemli nedenidir.

Dört: Kendini eleştirebilmek, otokritik.

Bunu kazandırmak bir çocuğun en büyük yetisi olacaktır. Onu hatalardan koruyacak, onu risklerden uzak tutacak yeti budur.

Beş: Değerler - önyargılar.

Bir çocuğa etik değerler kazandırmak, önyargıları tanıtmak, onun özgür akla sahip olmasının anahtarıdır.

Şimdi düşünelim. Bu “Büyük Beşli” en çok nerede kazanılır? Yanıt “aile”dir. Bu nitelikler ailede ya kazanılır, ya kazanılmaz. İşte çocuğa karşı ailenin sorumluluğu da buradadır.

Okul da, öğretmen de çocuğa bu nitelikleri kazandırmaya çalışır.

Bir çocuğun bu nitelikleri kazanması, onun matematik bilgisinden de, fen bilgisinden de, tarihten de, ikinci dilden de önemlidir.

İşte bu nedenle, eğitim ortak bir süreçtir ve aile de, okul da, toplum da bu sürecin paydaşları olarak sorumludur.

Öğretmen, elbette bu ortak sorumluluğu yönetecek kişidir, ama tek başına eğitimin sorumlusu olamaz.

Bunu herkesin bilmesi gerekiyor.

                                          *                *               *

Büyük Atatürk, öğretmenlere, “göreviniz genç kuşakları fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür insanlar olarak yetiştirmektir” demiştir.

Bu büyük hedefi, bugünün tarikatlarla, cemaatlerle, medreselerin istendiği, dogma şartlandırmalarının desteklendiği çöküşle ölçerek nereden nereye geldiğimizi anlamalıyız.

Biz Atatürk öğretmenleri, ülkemizde laik eğitimin sahibi olarak kesin kararlıyız.

Atatürk öğretmenlerinin, laik eğitimin günü kutlu olsun...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özeleştiri?... 8 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları