Başka bir küreselleşme mümkün

23 Mart 2020 Pazartesi

Uygarlığın (k)üreselleşmesi değil, ama 1980’lerde Batı merkezli ABD hegemonyası altında başlayan “neo-liberal küreselleşme” hızla tarih oluyor. Önümüze konan seçenekler ne uygarlığın gelişme düzeyine ne de geleceğini güvenceye almaya uygun.

Büyük fantezi

Şimdi artık sıradanlaştığı için unutuldu: “Neo-liberal küreselleşme” ABD tarafından bir dış politika projesi olarak başladığında üç bileşeni vardı:

1) “Doğu Bloku” yıkıldı, ülke ekonomileri “kâr makinesinin organlarının” erişimini engelleyecek yasa, gelenek, ahlak, ekonomik model, kurumlar, siyasi akımlar, liderler tasfiye edilerek açıldı.

2) Kapitalizmi dünya üzerinde yayan, derinleştiren bu tasfiye sürecini çalıştıracak, sürecin acılarına katlanabilecek insanların (öznelliklerin) de üretilmesinin önündeki en büyük engel, sosyalist entelijansiyanın eleştirel kapasitesi, işçi hareketinin direnciydi. Bu direnç “kültür endüstrisinin” tüm organlarıyla amansızca topluma dayattığı “küreselleşme kaçınılmaz, engellenemez, her yerdedir” (Tanrı gibi) fantezisiyle etkisizleştirildi.

3) Sol düşüncenin söyleminin kodları çözüldü, sosyalizm dışarıda bırakılarak, kapitalist demokrasinin kavramlarıyla serbest piyasa ile özgürlük kavramını özdeşleştirecek

biçimde yeniden kuruldu. Böylece, küreselleşmenin önceki versiyonlarının her seferinde

kendi ağırlıkları altında çökerken, büyük ekonomik-siyasi felaketlere yol açtığı da gizlendi.

Şimdi, devletler, piyasa ilişkilerini askıya alırken kritik sektörlerde devletleştirmeler ve planlama başlarken, sınırlar kapanırken, neo-liberal küreselleşmeci fantezi hızla dağılıyor. Daha şimdiden iki yeni fantezi sırada bekliyor:

1) Herkesin toplumsal hiyerarşi içinde, kendi yerini bildiği, toplum çıkarını kişisel özgürlüğünün önüne koyduğu, otoriteyi kabullendiği bir toplum ve Çin liderliğinde yeni bir totaliter-kapitalist küreselleşme.

2) Huzur ve mükemmellik olasılığı, küreselleşmede değil, ulusal bağımsızlıkta, yerli sermayede, sınırları kapamakta, ulusun saflığını bozan unsurlardan kurtulmakta yatıyor.

Bu kez farklı

Şimdi, hem kapitalist küreselleşmenin bir biçiminin (neo-liberalizmin) çöküşüne, hem de “kâr makinesinin” doğayı serbestçe tüketirken, ekosistemleri yıkarak virüslerin hayvandan hayvana, hayvandan insana geçiş olasılıklarını artırmasının (iklim krizi ve virüs salgınları), bu çöküşü tüm insanlığın geleceğini tehdit eden boyutlara tırmandırmasına tanık oluyoruz.

Çin, bugün Covid-19 salgınını bastırmakla övünüyor. Başarısını inkâr edemeyiz. Ama bu yeni virüsü en az üç ay gizlemiş olmasını, vatandaşlarının tüm hak ve özgürlüklerini, günlük yaşama son derecede derinlemesine nüfuz eden elektronik kitle denetleme araçlarıyla bastırmış olmasını da görmezden gelemeyiz.

Çin, dünyanın yüzde 47 ile en büyük kömür, yüzde 27 ile en büyük CO2 üreticisi. Bu ülkenin önerdiği küreselleşmenin en önemli aracı, “Tek kuşak tek yol projesi” çok büyük bir coğrafyayı yalnızca ekonomik olarak değil, fiziki olarak da değiştiriyor. Çin liderliği altında şekillenecek yeni bir otoriter-kapitalist küreselleşme, gelecekte yeni virüs krizlerini, iklim krizini önlemeye uygun değil.

Ulusal kapitalizm, ulus devlet ve onun ideolojik yapısı altında tek ülkede özgürlük ve demokrasi ise artık melankolik bir arzu nesnesidir. Üretici güçlerin (dijital teknolojilerin, emek türlerinin ve network’lerin) bu derecede geliştiği, karmaşıklaştığı bir dünyada, iklim krizini, virüs salgınlarını önlemek tek tek devletlerin çapını aşıyor. Ulusal kapitalizm ve devlet de uygarlığın, ekonomik, ekolojik, sağlık krizlerine çare değil.

Kapitalizmin gerek ulusalcı gerekse de küreselleşmeci üretim ve mülkiyet ilişkileri altında gelişmeye zorlanan üretici güçler, sık sık, yıkıcı güçlere dönüşüyor. Artık insanlığın yeni bir küreselleşme düşünmesi gerekiyor.

Bu yeni küreselleşme, kaynak dağılımını, ulusal ve uluslararası düzeyde, eşitliği, özgürlüğü, dayanışmayı güçlendirecek, ekolojik dengeleri, iklimi restore etmeye başlayacak biçimde planlamalıdır. İnternet, büyük veri, yeni şekillenmeye başlayan yapay zekâ, disiplin ve ceza rejimlerinin değil bu planlamanın araçları olabilirse başka bir küreselleşme mümkündür.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları