En yakın dostumuz müzik

25 Mart 2020 Çarşamba

Bu günlerde bizi gündemden koparıp ruh sağlığımızı korumamıza yardımcı olacak en yakın dostumuz sanat olacaktır. Sanatın da en çabuk tedavi edecek dalı müziktir. Madem şu sıralar eve kapandık, sevdiğimiz müziği bulup dinlemek moralimizi yükseltecektir. Müzik sevmek için mutlaka o konuda donanımlı olmak gerekmez. Herkesin kafasında dönüp duran bir ezgisi vardır. Dünyanın en ücra köşesindeki kadın içinden yükselen bir nağmeyle çocuğuna ninni söyler. Farklı kültürlerde farklı müzik zevkleri, çalgılar ve teknikler gelişmiştir. Müzik tutkunu olanların kendilerine has “müzikle iyileşme” reçeteleri vardır. Örneğin Haydn ve Mozart gibi Klasik Dönem bestecilerinin yapıtları müzik tutkunları kadar müziği dışarıdan izleyenlere de seslenir. Psikologlar bu bestecileri dinleyen hastaların nekahat döneminde daha çabuk iyileştiklerini söyler. Ayrıca uzun ameliyatlar sırasında ameliyathanedeki operatörlere de Klasik Dönem müziği dinletilmekte.

Evlere kapandığımız ve ne zaman yeniden eski düzenimize döneceğimizi bilmediğimiz şu zamanda her tür müziğe kapılarımızı açmalıyız. Evinize kimselerin gelip gitmediği dönemde müzik gibi bir arkadaşınız varsa, sizi televizyonun haber kanallarındaki karabasandan, dolayısıyla depresyondan koruyacak bir zenginliğe sahipsiniz, demektir. Günün değişik saatlerinde değişik dallardan seçip dinlediğiniz müzik, ruhunuzu hafifletecektir. Eğer bir çalgı çalıyorsanız, uzman filan olmanıza gerek yok, oturup onu ilerletmeyi deneyebilirsiniz. Yaşamınızdaki günlerin yoğunluğunda “bir zamanlar piyano çalmıştım” deyip geçiştirdiğiniz piyano özleminizi giderecek bol bol zamanınız olacak. Şimdi piyanonuz akortsuz, elleriniz durmuş da olsa bir konsere hazırlanmadığınızı, kendiniz için çaldığınızı düşünün. En basit parçaları bile çalabildiğinizde yeni bir mutluluk tadacaksınız. Gitarınızı duvardan indirin, kemanınızı kutusundan çıkarın, onların dostluğunu bir kez daha anımsayın.

Beethoven’den cesaret almak

Dün Ayla Erduran ile konuştum. Saatlerce keman çalışıyormuş. Beethoven’in mi minör ve fa minör kuvartetlerini, Kreuzer sonatını; Schubert’in Ölüm ve Genç Kız kuvartetini çalıyormuş. Ama ne piyanisti var ne de kuvartet için gereken diğer çalgılar. O kendi partisini, tek başına çalışıyor. “Beethoven’den cesaret alıyorum, çünkü o sağırlığını öğrendiğinde intihar etmek istemiş ama sonradan cesaretle hayata sarılmış ve ne eserler yaratmış” diyor.

Müzik dinlemekten zevk almak, bir çalgıyı çalabilmek kadar değerlidir. Yalnız klasik müzikle sınırla kalmadan, müziğin her dalına uzanan ve günün değişik saatlerine göre bizi motive edecek, mırıldandığımızda anılarımızı çağrıştıracak ezgilere değinmek isterim: Akşam basmak üzereyken Sadettin Kaynak’tan “Enginde yavaş yavaş, günün minesi soldu / Derdim bana arkadaş / Bugün de akşam oldu” şarkısı romantik bir ruh halini yansıtacaktır. Gecenin daha geç saatlerinde dinleyeceğiniz Mozart’ın flütlü kuvartetleri, her cümlesiyle ferahlatacak ezgileri içerir.

Sabah uyanınca Johann Strauss’ın valsleri veya Şecaattin Tanyerli’nin tangoları, örneğin, Papatya: “Papatya gibisin beyaz ve ince / Eziliyor ruhum seni görünce / İsmin dudaklarımı yakıyor neden / Nedir bu çektiğim senin elinden.

Veya puslu bir sabaha Vivaldi’nin Flüt konçertosu “İl Gardinello” ne kadar yakışır. Gün boyu size eşlik edecek kanun, klavsen, viyolonsel gibi çalgılar bize evde yalnız olmadığımız duygusunu verir. Ayrıca bugüne dek fırsat bulup dinleyemediğiniz müziklerin de bir listesini çıkartıp sıraya koyabilirsiniz. Geniş zamanlar umarak beklettiğimiz müzikleri dinlemek için iyi bir fırsat. Behçet Necatigil’in dediği gibi: “Siz geniş zamanlar umuyordunuz... / Gizli bahçenizde / Açan çiçekler vardı / Gecelerde ve yalnız. / Vermeye az buldunuz / yahut vaktiniz olmadı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları