Hayata dokunmak

24 Ekim 2018 Çarşamba

Bazı dönemlerinizde birileri hayatınıza dokunur. O dokunuş sonraki yılların bütün akışını değiştirecektir. Oysa belki de dokunan kişi bu işin öneminin farkında bile olmayacaktır. Bugüne kadar birçok müzisyenin biyografik kitabını yazdığım için bu konuda çok değişik örneklerle karşılaştım. Ayrıca müzik dünyamızda yaşam değiştiren dokunuşları da çok okudum. Örneğin, mühendis olma yolundaki İlhan Usmanbaş’ı Galatasaray Lisesi’ndeki matematik öğretmeni Delors, besteci olması yönünde etkilemiş ve o da konservatuvara gitmişti.
Yıllardır nice mağdur olmuş müzikçiye rastladım, onların zorluklarına tanık oldum. Hepsi bir gün hayatlarına dokunacak kişiyi bekliyordu. Bir türlü burs bulamayanlar, birden bire bursu kesilip ortada kalanlar, anlaşacağı hocaya rastlamayanlar, müthiş eğitim alsalar da bir türlü kendini sahnede parlatamayanlar, evinde bir piyanoya sahip olmadığı için çalışmaları sekteye vuranlar, kemanı olup kaliteli arşesi olmayanlar, yurtdışında burs bulduğu halde çıkışı yasaklananlar, babasının mutlaka tıbbiye okumaya zorladığı kompozitörler. Bugün ülkemizde gençlere el veren, yeteneklerine göre eğitim olanakları sunan merkezler artmakta. Ancak hiç yeterli değil. Her konservatuvar bir dolu mezun veriyor. Orkestra sayımız kısıtlı, konservatuvarda hocalık olanakları belirli. Hele sahnelerin parlayan solisti olabilmek için ne çok badireden geçmek gerekiyor.
Benim hayatıma da dokunanlardan birisi Ara Güler olmuştu. Amerika’dan yeni dönmüştük. Çocuğum yeni doğmuştu, evde oturuyordum. Radyo 3 dinliyor, açıklamalı klasik müzik programlarını izliyor, kafamda devamlı müzik programı yazıyordum. Eşim Eyüp İlyasoğlu o sırada bir fabrikanın genel müdürü olmuştu. Fabrikayı donatmak için tablolar ve fotoğraflar alıyordu. Bir gün Ara Güler’e gidip ondan fotoğraflar seçmiş. Ara Bey de, ben şimdi İstanbul Radyosu’na gidiyorum, hadi gel seni de götüreyim, demiş. Birlikte program müdürü Ergin Ertem’e gitmişler. Orada benim programcılık merakıma söz gelmiş. Ergin Ertem, hemen beni çağırttı, hazırladığım program örneklerini götürdüm ve öylece başladım radyoculuğa. Tam 19 yıl sürdü. Derken televizyonculuk, derken dergiler, gazeteler, kitaplar, öğretim üyeliği. Ve zaman geçti. İşte benim hayatıma dokunanlardan birisi de böylece Ara Güler olmuştu.

CEMAL REŞİT REY
İlk kez çağdaş bir Türk bestecisi olarak sesini yurt dışında duyurmuş piyanist, orkestra şefi ve hocaların hocası olan Cemal Reşit Rey, 25 Ekim 1904’de Kudüs’te dünyaya gelmiş, 7 Ekim 1985’de İstanbul’da ölmüştü. Cemal bey besteleriyle ve hocalığıyla ne çok insanın hayatına dokunmuştu. Bugün hala kuşaktan kuşağa söylenen Onuncu Yıl Marşı’nı bilmeyenimiz var mı? Lüküs Hayat gibi yıllar boyu dillerden düşmeyen operetleri İstanbul’da bir yaşam biçimi yaratmıştı: İnsanlar yıllarca giyinip kuşanıp Beyoğlu’nda operet izlemeye gider, gösteriden çıktıktan sonra da herkes ağzında operetten bir şarkıyla Beyoğlu’nda yürürmüş.
Büyük senfonilerindeki zengin orkestrasyon, piyano eserlerindeki ve oda müziklerindeki güzel melodiler, dinleyiciler kadar icracıları da polifonik müziğin derinliği adına eğitmiştir. Türk Beşleri’nin her birisinin hocası olmuş ve eserleri sonraki bütün besteci kuşaklarını etkilemiştir. 8 Kasım akşamı Gürer Aykal yönetimindeki BİFO’nun programında Cemal Reşit Rey’in parlak senfonik eserlerinden Türkiyem senfonik şiirini dinlerken bütün memlekette bir yolculuğa çıkacağız. Cemal Reşit Rey’in de doğum gününü kutlamış olacağız.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Eski bayramlar 10 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları