Feyzi Açıkalın

Korona Günleri’nde yaşlı olmak

21 Mart 2020 Cumartesi

Yıllar önce bir haber kanalı spikerinin, “Aracın altında kalan 57 yaşındaki yaşlı kadının…” diye süren anonsu ile irkilmiştim. Kadınla aynı yaştaydım…

Kızcağızınki münasebetsizlikti tabii ki ama 57 yaşı öyle algılıyorsa yapacak bir şey yoktu.

Gerontoloji bilimi gereği ya da hadi gerçekçi olalım, yaşlıları tüketim çarkına daha aktif sokmak adına 70’likler bile çağımızda “orta yaş” gurubu olarak adlandırılmaktaydı. Bu tanımlamanın “açık sözlülük” değil, “açık gözlülük” olduğu anlaşılmıyor zannediliyordu.

Son günlerde Koronavirüs tehdidi ve sonrasındaki uyarılara kulak asmayan yalnızca yaşlılarmış gibi, özellikle sosyal medyada bombardıman başladı. Bırakın 70’liği orta yaş diye adlandırmayı, 60’lıklar bile “yaşlı” sınıfına tenzili rütbe edildi.

Sosyal medya, ya dışarıda “başıboş!” gezen “yaşlılar” ya da sıkıntıdan kilo almakta olan “eve kapanmış” kadın görüntülerinden geçilmiyordu.

Yapılan şakalar artık ironi boyutunu aşmış, sarkastik ölçülere varmıştı. Yaşlıları yalnızca bir “ölmeye yatırmadıkları” kalmıştı. Yapılan uyarılarla, “kendini hala konduramadığın bir yaş gurubunda olduğun” sürekli hatırlatılmaktaydı.

Bu çok kötü bir duyguydu. Sosyal medya mekanının sahibi gençlere, “Bırak da ben kendime itiraf edeyim yaşlılığı” diye serzenişte bulunsalar da, sürekli üstelenmeyle örseleniyorlardı…

Böyle bir baskıyı yiyen yaşlı, (sokakta gezdiği için ‘başlı’ tamlaması ile anılmıyor artık!) gerçeklikten kaçmayı bir çözüm olarak görüyordu. Mesela medyadaki uyarıları kulak arkası ile dinlemeyi adet edinmişti.

Bu tuhaf kaçışı sanal bir anestezi ile sağlamaktaydı. Yarı öfori halinde dolaşırken Koronavirüs’e ilişkin gerçekliğin bunca yılda tanık olduğu “buhran” lardan farklı olduğunu ve geçmiş deneyimleriyle çözemeyeceğini anlayınca bunalıma giriyordu. Hele yaşamı tek düze, kendi doğruları ile yaşayan biriyse, bağışıklığı iyice çöküyordu.

Bundan sonrası ilginç… Biraz kafasını toparlayanlar bir başka, “inatlaşma, meydan okuma” fazına geçiş yaptılar. Madem şimdilik bir ceza uygulaması yoktu, o zaman salgından korunma yöntemleri konusundaki kurallar intikam olarak delinmeliydi.

Sorun salgını bulaştırmak yani halk dilinde “geçirmekti” ya, kimin kime geçirdiği pek bilinmediğinden, ben mi “geçiriyorum”, bana mı “geçiriyorlar” aptalına yatarak sosyalleşme bahanesi yarattılar. Attılar kendileri sokaklara…

Bu geçirme fiili belki de ayrılık getirecekti. Yaşlı tayfa, “sevdiğini koruma” adına inşa edilen bozuşma ve ayrılık bahanelerini anlamamış gibi yaparak restleri gördüler ve akıl oyunlarını sürdürüp yollarına devam ettiler.

İlginçtir, Korona Günleri bütün yok ediciliğinin, korkunçluğunun yanında bir de “ilişki sınama” fırsatı vermişti insanlığa. Acımasızlık yaşlıların feda edilmesindeydi. Herkesin bir gün yaşlı olacağı düşünülmeden…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları