Feyzi Açıkalın

Telefonu beklerken

24 Nisan 2021 Cumartesi

Görücü usûlüyle belirlenen bir ilişkinin başlangıcındasındır. Karşı aile tanıdıktır. İlk görüşmenin telefonla olacağı söylenmiştir. Ama bir türlü çalmaz o lanet alet. İşkenceye dönüşür beklemek.

Aslında tahmin ediyorsundur konuşmanın nasıl geçeceğini. Karşı taraf senin secerini çıkarmış, hatta eline bile vermiştir. Belki bunun için heyecan içindesindir.

Telefon bu, adı üstünde; konuşmalar bir tel üstünden gelip gidiyor. Karşındakini görmüyorsun. Yüz yüze karşılaşmada olduğu gibi boyun kıvırtmak, göz kaş oynatmak yok. Ne enseye tokat ne de sırtına yumruk vurdurtmak(!) da durumu kurtarmaz.

Gatiyatlı duruşunla filan etkileyemezsin karşındakini. Jest, mimik yok telefon aygıtında. Ses tonuna göre ayarlayabilirsin belki konuşmanın gidişini.

Girizgahtaki sıradan hal hatır sormaların uzamasını ne çok istersin. Asıl konunun acıtacağını bilirsin çünkü. Bu konuşmanın “kazan kazan” prensibine göre geçmeyeceğini çok iyi biliyorsundur. Sen kazan kaldırmaya fırsat bile bulamadan karşındaki kazanmış olacaktır zaten!

Karşı taraf sıralamaya başladıkça kulakların uğuldamaya başlar. Dudakların kurur. Günlerdir tasarladığın o replik birbirine karışır. Birden nefret etmeye başlarsın kendinden, aklındaki yanıtları veremediğin için.

Derken karşı taraf yumuşar. Sıralamaya başlar isteklerini. Bir kısmı zaten bildiğin şeylerdir. Yeni duydukların için, “Hastttr” diye söze başlarken, karşıdan gelen “Efendim?” sözü karşısında “Bişey yok” dersin.

Görüşme iyi dilek, selam ve temenniler bölümüyle sonlanır. Dilek kısmı iyidir de, selamın iletildiği insan önemlidir. Onların üçüncü kişilerdir. Senin yanındaki, onların adamıdır. Temennileri de telefonu kapadıktan sonra ancak anlarsın.

Telefonu ahize koyunca derin bir sessizlik olur. Beynin bir boş kümeye dönmüştür. Bunca beklemenin sonundaki ferahlama yerini gerginliğe bırakmıştır.

Piyasayı kasıp kavuran çetelerin arasında kalmışındır. O güçlü ailelerden birisine kapağı atmadan, onlarca korunmadığın sürece sana iş tutturmayacaklardır. Bunu zaten bilmektesindir ama şimdiye kadar karartmadığın o ense kömür gibi olmuştur.

Karşı taraf zaten bu gerçek üstüne kurmaktadır ilişkiyi. Son bölümdeki bir kelimeyi anlamamışsındır. Sorarsın “Odalisque ne demek ya?” diye. Tercüme ederler korkarak. Kırar dökersin ortalığı, acı gerçeğin farkına vardığın için…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları