Ne zaman büyük bir kulübün teknik direktör sorunu oluyor herkes yeni hocayı belirleme peşine düşüyor. Tabii ki yine kendi bildikleri eski isimlerle. Oysa denenmiş ve ne olduğu baştan belli adamlarla yeni şeyler umut etmek baştan kaybetmek değil mi? Beşiktaş’ta Sergen Yalçın’ın ayrılmasının ardından acil çözüm olarak A takımın başına getirilen altyapı hocası Önder Karaveli tavırlarıyla, özellikle genç oyuncuları sahiplenişiyle anında herkesin beğenisi kazandı. Eğer gelecek sezon için piyasaya sızdırılıp empoze edilen eski isimlere gidilecekse Önder Hoca’yla devam edilsin çok daha iyi. Çünkü gelecek hocanın mutlaka Karaveli’den daha iyi bir yapılandırma vizyonuna sahip olması gerekir.

FUTBOLDA DARBOĞAZ

Futbolda girdiğimiz darboğaz nedeniyle Galatasaray da sezon başı Fatih Terim’le 3 yıllık yeni bir yapılanma sürecine gitti. Tabii ki değişimin köklü olup olmadığı ve sadece yaşı düşük futbolcuların yine eski kafayla transfer edilip edilmediği tartışılır. Neyse her şeyi alt üst eden alınan kötü sonuçlardı sadece. Terim’in yapamadığı değişimi bakalım şimdi taze hoca Torrent yapabilecek mi? Hele böylesi, yabancı hocanın üstüne çullanmak için pusuda bekleyenlerin çok olduğu bir ortamda.

Varolan sistem tüm kollarıyla o kadar her yeri sarmış ki değişimin elzem olduğu zamanlarda bile değişim bayrağını da onlar ele geçiriyorlar. Aslında amaç tabii ki sistemi değiştirmek falan değil daha da sağlamlaştırmak.  

DEĞİŞİM İSTİYOR MUYUZ?

İşte şimdi en önemli noktaya geldik. Biz gerçekten değişim istiyor muyuz? Uzun vadeli planlara cesaret edebiliyor muyuz? Siz onların ağzından çıkan laflara bakmayın. İşte ara transfer dönemine girdik ve yine limitler arttı, yine sponsorları güçlü olanlar, gelirleri şişirenler, hem de “kağıt üzerindeki” bütçenin de yüzde 25 üzerinde limit kapıp pahalı transferlerin peşindeler. Ve yine yönetimler çabuk başarı yalanına bel bağlamışlar. Yoksa futbolda sürekli estirilen bu bol para harcamaya, borçlanmaya, parayla başarı hayaline dayalı rüzgârın politik bir anlamı olmasın? Ülkenin genel sorunlarını unutturup kitleleri boş hayallerle avutma amaçlı olmasın. Plansızlık daha büyük bir planın parçası olmasın. Çünkü her şey o kadar birbirine bağlı ve o kadar birbirini besliyor ki...