Gülengül Altınsay

Çıldırmaya az kaldı

01 Ocak 2021 Cuma

Çıldırdık mı yoksa aklımızı mı kaybettik? Bilemiyorum. Baksanıza pandemi ortamı zaten pek de sağlıklı olmayan ruh halimizi daha da bozmuş gibi. Karşılıklı suçlamalar, aşırı tepkiler gırla gidiyor. Şöyle bir sakin düşününce çok mantıksız gelen şeylere bile...

Bir taç uğruna

En son örnek Beşiktaş-Sivas maçı. Bir top taç çizgisini geçti mi geçmedi mi tartışması günlerdir sürüyor. İnsanlar bunu bahane edip içlerinde birikmiş ne varsa ortalığa saçma yarışında. Hatta iş Beşiktaş’ın hakem hatasıyla maç kazandığına kadar vardırılıyor. El insaf. Bir kere pozisyon net değil. VAR’ın da net karar verebilmesi mümkün değil. Ayrıca bu bir taç pozisyonu. Ne bir haksız penaltı ne de atılmış nizami bir golün iptali. Üstelik o pozisyonun ardından 3 pozisyon sonra gol oluyor. Ve yanlış taç kararı hatta yanlış korner kararı ilk kez görülmüyor ki bu ülkede. Tüm bunların ötesinde pozisyon maçın 18. dakikasında olmuş. Yani daha oynanacak 72 dakika varken. Asıl sorun ilk 45 dakikanın sonunda soyunma odasına gidilirken Sivaslı Hakan Arslan’ın eline tutuşturulan telefon görüntüsüyle hakeme şiddetli itirazı sonucu kırmızı kartla oyundan atılması. Ve takımını 10 kişi bırakması. Böylece Sivas orta alanda en önemli oyuncusunu kaybediyor.

Hadi Hakan sahada mücadele ediyor ve gergin olması normal. Oturdukları yerde ortalığı karıştıranlara ne demeli?

Baksanıza “Türk futbolunun katili Türk hakemleri” diye bir laf varmış ve de bu söz Beşiktaş-Sivas maçında kanıtlanmışmış. Beşiktaş hakem sayesinde kazanmışmış. Ondan sonra yaratılan bu provakatif ortamda Sivas’ın valisinin, Sivas’ın Belediye Başkanı’nın da taraftarlarına şirin gözükmek için topa girmesi de anormal değil artık.

“Vodafone Park’ta karanlık gece” filan… Ne oluyoruz? Beşiktaş’ın bunda suçu ne? Rıza Çalımbay bile -ki geçtiğimiz haftalarda hakem hatalarından çok yandığı halde- bu kadar büyük tepki göstermedi taç meselesine. Son derece akıllıca ve efendice karşıladı durumu.

Standart olmayınca

İnsanlar delirmekte de biraz haklı galiba. Bir kere o kadar çok dengesiz kararlar alınıyor ki, insanların hiç bir şeye güveni kalmıyor. En son Fatih Terim’e ve Okan Buruk’a verilen 5’er maç cezaya bakın. Bu iki hocamızı sinirlendiren hatalı davranışa iten ortama, olaylara ve verdikleri tepkilere bakın. Okan Buruk’a haksızlık yapıldığını görürsünüz. Ama şunu da parantez içinde söyleyeyim; şu gergin ortamda hocalara da biraz daha anlayışlı olmakta bazı şeyleri görmemekte yarar var.

Çünkü salgın ortamı en fazla sahaya çıkan futbolcuları, hakemleri ve de teknik kadroyu etkiliyor. Hiç bir şey yokmuş gibi -dört günde yaklaşık bin kişi ölüyor- futbol aynen devam ediyor. Üstelik 18 takımlık Süper Lig geçtiğimiz sezon düşme kaldırıldığı için 21 takımla oynanıyor. Bu da çok sıkışık maç programı demek. Ve TFF kendi yarattığı bu soruna çare bulamıyor. Futbolcular köle gibi üç günde bir maça çıkmaya, bir yandan da korona ile savaşmaya devam ediyor.

Öyle ya bizim tek önemli şey futbol çarkının dönmesi, gerisi boş…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları