Gülengül Altınsay

Hani forma kutsaldı?

17 Temmuz 2021 Cumartesi

EURO20 de oynandı ve bitti sonunda. Öngördüğümüz gibi favorilerden İtalya kupayı aldı ve Roma’ya götürdü. Tabii ki kolay olmadı bu. Özellikle İngiltere-İtalya finalinde şampiyonu penaltıların belirlemesi tek kelimeyle dramatikti. İngiltere’nin son penaltısını kaçıran 19 yaşındaki Saka’nın gözyaşları ise daha da dramatikti. Önce Southgate’e sinirlendim bu kadar genç bir futbolcuya bu kadar büyük sorumluluk verdiği için ama sonra düşününce takdir ettim. “İngiltere’yi finale çıkaran da zaten bu cesur seçimler, bu cesur hamleler değil miydi” diye. Sonuçta teknik adamların yarışması halinde geçen EURO20’de öne çıkanlar arasında Southgate de yerini almış oldu böylece. Tıpkı Mancini ve Danimarka’nın hocası Hjulmand gibi. Danimarka renkli olmayan kadrosuyla neredeyse finale çıkıyordu. Bunda hocasının etkisi en önemli faktör.

MİLLİLER NASIL OYNASIN?

Fakat bizim için hiç de güzel geçmedi turnuva. En başarısız takım olmamızın nedenini hâlâ kimse çözemedi nedense. Oysa ki en genç takım olmasına rağmen -Rıdvan kadroda olmasa yine en genç takım olur muyduk emin değilim- yorgun olmasıydı asıl neden. Hem fiziksel hem oyun tarzı hem de mental olarak. Özellikle skoru değiştirmekte büyük ümitler bağladığımız 36 yaşındaki Burak. Hakan ve Yusuf da orta alanda yalnız kalınca ne savunmayı iyi yapabildik ne de hücumu. Artık “Türkiye Türkiye gibi oynarsa” gibisinden kimsenin tarif edemediği lafları bir yana bırakıp geçerli bir oyun tarzı nasıl inşa edilebilir düşünmek gerek. Bir de Lucescu’nun başladığı sürece geri dönmek.

LİMİT SAÇMALIĞI

Neyse sıra geldi en sevdiğimiz konuya; transfer işlerine. Ama bir yandan yabancı sınırlaması bir yandan limitler büyük engel oluşturuyor kulüplere. Tamam bu çıkmazın asıl sorumlusu sorumsuz kulüp yönetimleri ama şu noktada çözümün de böyle olamayacağı açık. Belki de son kez doğrudan Şampiyonlar Ligi’ne gidecek olan takımımız Beşiktaş da büyük baskı altında. Geçmiş yönetimin yaptığı futbolcu sözleşmeleri ellerini kollarını bağlamış durumda. Ve Beşiktaş, kullanmadığı yabancı oyuncuları gönderemeden istediği oyuncuları da alamıyor. Buna bir de geçen seneki kadroyu korumak için tekrar almak istediği Rosier ve Ghezzal’ın menajerlerinin fiyat artırmak için rakip kulüpleri devreye sokmaya çalışmasını ekleyin. 

Zaten öyle bir dönem yaşıyoruz ki artık kulüpleri yöneticiler değil, menajerler yönetiyor. İşler böyle uzayınca fiyatlar yükseliyor. Sonuçta kulüpler ve ülke futbolu kaybediyor. Ama kimin umurunda. Hatta en sevdiğimiz şey bu; düşmanlıklar üzerinden kulüpleri yönetmek. Üstelik bunun adına da beceriksizlik değil, rekabet deniyor. 

NEREDE SİYAH-BEYAZ FORMA?

Gelelim gösterime sunulan yeni sezon formalarına. F.Bahçe bembeyaz forma yapmış, G.Saray göğsünde Sarı-Kırmızı şerit olan simsiyah forma yapmış ama Siyah-Beyaz renklere sahip Beşiktaş’ın düz beyaz forması yok. Çubuklusu da yok. Garip değil mi? Bilmeyen birisine Beşiktaş’ın bu sezon formalarını gösterseniz ve takımın renklerini sorsanız herhalde Kırmızı-Siyah der. Sanki Gençlerbirliği formaları tanıtılıyor. F.Bahçe’nin çubuklusu, G.Saray’ın parçalısı, Beşiktaş’ın beyaz forma siyah şortu klasiktir. Değişmez. Bunu bilmeyen yönetici olmasın bence. Herkesin imrendiği o güzelim renklerle bu kadar zor mu Siyah-Beyaz forma yapmak?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024
Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları