Gülengül Altınsay

Şampiyonluk formülü

10 Mart 2016 Perşembe

Eski İnönü Stadı’nın, yeni ismiyle Vodafone Arena’nın -gerçi ben hâlâ alışamadım bu isme- önünden sıkça geçiyorum. Bu arada reklam panoları da dikkatimi çekiyor. Geçtiğimiz sezondan Biliç, Tolga, Demba Ba’nın fotoğraflarını hatırlıyorum. Bu sezon ise Şenol Güneş, bolca Quaresma ve Gökhan Töre, Beck, Gomez, Tolga fotoğrafı var.
Anlaşılan Siyah - Beyazlıların en popüler futbolcuları olarak bu isimler seçilmiş. O zaman şunu mu anlamalıyız; Beşiktaş kadrosunda bugün satıldığında da en değerli futbolcuları mı bunlar? İlerde asıl gerçeği göreceğiz.
Ama Atiba’nın dün Fatih Doğan’la yaptığı söyleşide Oğuzhan için “Genç bedeninde çok olgun bir adam var” ibaresi şu anki gerçek. Zaten Beşiktaş Atiba, Oğuzhan ve Sosa ne kadar oynarsa o kadar oynuyor. Bir başka deyişle Kartal’ın kalbi bu üçlüyle atıyor.

Takım lideri – tribün lideri
İşte gördük sezonun 2. yarısında Oğuzhan ve Sosa’nın ilk yarıdaki veriminden birazcık uzak kalması nasıl da takımın futbolunu etkiliyor. İlla ki bir futbolcunun kıymetinin bilinmesi için performansının düşmesi mi gerekiyor?
Oğuzhan’ın durumunu biraz Sergen’in ilk dönemlerine benzetiyorum ben. Sergen’i de tüm üstün yeteneklerine rağmen “Koşmuyor, yeterince çabalamıyor” diye az eleştirmemişlerdi. İyi ki bu tarz yorumlar Sergen’i etkilememişti.
Taraftarın futbolcu beğenilerinde ise galiba oyuncunun tipi ve sahadan tribüne geçen bir takım duygular önemli oluyor. Bazı futbolcuların takıma katkılarının üstünde itibar görmesinin nedeni de bu olmalı.

Yönetim sağlam olmalı
Bu noktada; yani futbolculara yaklaşımda Yönetim’in de adil olması önemli. Kimseye gereksiz bir imtiyazlar verilmemeli. İş futbolcunun olgunluğuna ya da özgüvenine bırakılmamalı. Ya şu Fenerbahçe mağlubiyetinin ardından sanki şampiyonluk gitmiş gibi karalar bağlamaya ne demeli? Tamam ‘bir kısım medya’ malum sebeplerle her şey bitmiş gibi Fenerbahçe’ye başarı öyküleri düzmeye başladı bile. Ama onlar kendi işlerini yapıyor. Bu durum sizin de o güruha katılmanız için bir neden değil. Tam tersine kendi işinizi yapıp takımın özgüvenini zedelememeniz gerek. Mesela “Bahar geliyor, yoksa yine mi” telaşına girmeniz, gazetelere “Beşiktaş’ın hakkını yedirmeyiz”, “Futbolcularla konuşuyoruz, morallerini yükseltiyoruz” minvalinde demeçler vermeniz durup dururken problem yaratmak değil de ne?
Tabii ki Yönetim’in sezon boyunca takımın performansını yükseltmek için yapması gerekenler var. Ama biz bunları basından duymamalıyız. İç meseleler içerde kalmalı. İşte asıl bu tarz acemi tavırlar takımı bozar.

Tek ve basit gerçek
Fenerbahçe mağlubiyetini bu kadar büyütmenin anlamı yok; Beşiktaş Fenerbahçe maçında yanlış taktikle oynadı ve yenildi o kadar. Bir yenilgi Beşiktaş’ı başka bir takım yapmaz. Takım yine aynı takım değil mi?
Üstelik Lig’de daha oynanacak on hafta var. Beşiktaş’ın eksik maçını da sayarsak her şeyin olabileceği on bir tane 90 dakika. Şampiyonluğun formülü basit: Beşiktaş en fazla Fenerbahçe kadar puan kaybederse kupayı kaldırır.
Bu büyük avantaj. Sadece oynayacağı maça konsantre olup yola aynen devam etmeli Kartal.
Stadın açılışı, medyadaki yorumlar, nedense hemen basına yansıyan toplantılar yalnızca dikkat dağıtır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ha hakem ha referee 25 Nisan 2024
Kim çürümüş? 18 Nisan 2024
Süper kriz 11 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları