Hikmet Altınkaynak

Borges’in evinde ona kitap okuma

09 Nisan 2020 Perşembe

Geçen hafta yazımı noktalarken “Evde tek başınıza kalın, kitap okumanın tadını çıkarın!” demiştim. Bugünse yaşamını kitaba adayan, ama görme engeli yüzünden bir dönem kitap okuyamayan Jorge Luis Borges’le ona kitap okuyan ve zamanla kendi de büyük bir yazar olan Alberto Manguel’den söz etmek istiyorum.

Arjantinli öykü ve deneme yazarı, şair ve çevirmen, büyülü gerçekçilik akımının önde gelen isimlerinden olan Borges, artık yapıtlarıyla yaşıyor. Manguel ise aramızda. Birçok kez ülkemize geldi, Tanpınar’ın İzinde Beş Şehir yapıtını yazarken Tanpınar’ın şehirlerinde yaşadı, en az yirmi yıldır da Türkiyeli okurlar onu da okuyor.

Borges, otuz yaşından başlayarak kalıtımsal bir hastalık yüzünden gözlerini yitirdi. 58 yaşında görmezliği kesinleşti. Kör oldu. Oysa büyük bir kitap tutkunuydu. Kütüphaneleri de çok seviyordu. Ama çocukken çekingendi. Dahası ilk kez kütüphanelere gitmeye başladığında bu çekingenliği yüzünden kitap isteyememiş, açık raflarda olan Britannica ansiklopedisini okumaya başlamıştı. (Ben de çekingendim. Ortaokulda birkaç arkadaşla ilk kez gittiğim kütüphanede -Mustafa Kemal’in silah arkadaşı Halil Nuri Yurdakul’un adını taşıyan Halil Nuri Yurdakul Kütüphanesi’ydi- kitap istek formu işlemlerini bilmediğim için bir masaya oturup ilk şiirimi yazmıştım!)

1955’te Peron devrilince bir düşü gerçekleşti: Borges, 800 bin kitaplı Arjantin Ulusal Kütüphanesi Müdürlüğü’ne getirildi, ertesi yıl Buenos Aires Üniversitesi’nde İngiliz ve Amerikan edebiyatı profesörlüğüne atandı. 12 yıl çalıştı. Roman kahramanı oldu. (Umberto Eco’nun adıyla özdeşleşen romanı Gülün Adı’ndaki kör kütüphaneci, Borges’tir.)

Alberto Manguel kitap okuyor

Borges, akşamüstleri işinden çıkıp evine giderken Alberto Manuel’in çalıştığı Pygmalion Kitabevi’ne uğruyor, yeni çıkan kitapları görüyor, dostu olan sahibi kadınla sohbet ediyordu. Bir gün Manguel’e de evine gelip kendisine kitap okuyup okuyamayacağını sordu. Bunu hep kendisini ziyarete gelenlere soruyordu. Ona kitap okuyanların sayısı çoktu. Dahası kendi aralarında bir grup bile oluşturmuşlardı. Manguel, henüz on altı yaşındaydı ve teyzesi, Borges’in hayranıydı. Ona, işi hemen kabul etmesini, her görüşmesini de yazmasını istedi. Manguel işi kabul etti. Borges’e dört yıl kitap okudu. Yaşı 90’ı aşkın annesi ve bir yardımcısıyla birlikte oturduğu “yumuşak, sıcak, hoş kokulu bir yer olarak anımsadığı” evine haftada üç dört gün gitti, ona kitap okudu.

Manguel bir büyük yazarı genç yaşında yakından tanıma olanağı bulmuş ve onun okuduğu yazarları da böylece okuma şansına kavuşmuştu. Okumayı yaşam boyu hiç bırakmadı. Zamanla o da dünyanın tanıdığı yazar oldu. Türkçeye çevrilen ilk kitabı Okumanın Tarihi’nde (çev. Füsun Elioğlu, YKY, 2001) ve sonraki yapıtlarından Okuma Günlüğü (çev. Mehmet H. Doğan), Geceleyin Kütüphane (çev. Dilek Şendil) ve Borges’in Evinde (çev. Cem Akaş, YKY, 2013) adlı kitaplarında bu okuma yolculuğunu anlattı. Borges’in körlüğü, onun okuryazarlığını elbette etkilemiştir. Ama o bundan en az etkilenmek için öncelikle okumayı aksatmadı. Manguel, Borges’in Evinde adlı kitabında ona çoğunlukla Kipling’in öykülerini, Stevenson’un denemelerini okuduğunu yazıyor.

Yaşam, ‘uzun ince bir yol’

Yapıtlarıyla tüm insanlığı büyüleyen Borges, bu alanda yalnız değildi. İlyada ve Odysseia’nın yazarı yeryüzünün ilk ozanı Anadolulu Homeros da Borges gibi kördü.

Bizim halk edebiyatımızın büyük ozanı Âşık Veysel de yedi yaşındayken yakalandığı çiçek hastalığı yüzünden gözlerini yitirmişti. Ama iki büyük ozan da dünyanın en değerli, en duygulu dizelerini bizlere bıraktılar. Gözleri yerine yüreklerini insana açtılar. Tüm tutkularıyla, tüm kavgalarıyla insanı anlattılar...

Okumak da zaten insan için, insanı sevgiyle kuşatmak, yaşatmak için değil mi? Borges’in, Manguel’in yaptıkları da bu...

Ayrıca bu koronalı günlerde okumak, virüsü öldürmese de bizi güçlendirir, virüs paranoyasını da sönümlendirir...




Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları