Hikmet Altınkaynak

İlk adımın 100. yıldönümünde

16 Mayıs 2019 Perşembe

Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı’nın yenilenleri arasındaydı. Bu yüzden İstanbul, İngiliz işgali altına girmişti. Sirkeci Garı açıklarında denizde de aramalar yapılıyor, direnişçilere göz açtırılmıyordu. Rauf Bey, Mustafa Kemal Paşa’yı “yola çıkmayın işgal kuvvetlerinin bir torpidosu sizi takip ediyor” diye uyarsa da o, Beşiktaş İskelesi’nden bir motora bindi, Kız Kulesi açıklarında bekleyen vapura geçti.
Evet, 100 yıl önce bugün, 16 Mayıs’ta Mustafa Kemal, Bandırma Vapuru’yla Samsun’a doğru yola çıktı. İsmail Hakkı Bey’in kullandığı Bandırma Vapuru’nda 18 askerle, Karadeniz’in dalgalarıyla boğuşarak, üç gün sonra 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak bastı. Bu ilk adımla Milli Mücadele meşalesini yakıyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin de temellerini atıyordu. Yıllar sonra 15 Ekim 1927’de TBMM’de, 36 saat süren Söylev’ine şöyle başlayacaktı: “1919 yılı Mayısının 19’uncu günü Samsun’a çıktım. Genel durum ve görünüş: Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu topluluk, Genel Savaşta yenilmiş, Osmanlı ordusu her yanda zedelenmiş koşulları ağır bir ‘Ateşkes Anlaşması’ imzalanmış. Büyük Savaşın uzun yılları boyunca, ulus yorgun ve yoksul bir durumda.” İşte Mustafa Kemal, yorgun ve yoksul bir durumda olan bir ülkede, İstanbul’dan, İzmir’den yurdun her köşesinden düşmanı kovdu, “geldikleri gibi giderler” demişti, gittiler. Ülke kurtuldu. Bir devrim gerçekleştirdi. Alev Coşkun, dün gazetemizde başlayan “Adım Adım 19 Mayıs” yazı dizisinde bunu bilinmeyen yönleriyle ve belgelerle anlatıyor. Kuvayı Milliye’nin Kuruluşu (Kırmızıkedi Yayınları) adlı yeni kitabında da daha geniş ve ayrıntılı olarak ele alıyor. İstanbul -

Erzincan arası 40 gündü
Kurtuluş kolay olmadı. Şevket Süreyya Aydemir, Türk tarihinin önde gelen kişileri için yaptığı biyografik çalışmalarıyla tanınan bir yazarımız. Tek Adam, İkinci Adam, Menderes’in Dramı, Enver Paşa kitapları belgesel roman niteliğindedir. Suyu Arayan Adam, bu dizinin ilk kitabıdır. Kurtuluşun öyküsünü anlatan en güzel kitaplardan biridir. Yazarı Aydemir, sıra dışı bir yaşam sürdü. Yaşamını kitaplaştırdı ve bunu “otobiyografik bir roman” çerçevesinde başarıyla yaptı. Yaşam öyküsünü birinci tekil kişi olarak yazarken asıl Mustafa Kemal’in olağanüstü yaşamını anlattı.
Aydemir’in babası Selanik, annesi Bulgar göçmenidir. 1877 yılında Edirne’ye yerleşmişler, on yıl sonra Şevket Süreyya dünyaya gelir. Çocukluğu burada geçer. Muallim Mektebi’nde okurken ısrarla yaptığı başvurular sonucunda, henüz 18 yaşında gönüllü olarak askere alınır (1915). İstanbul’a gönderilir. Bir süre Anadolu yakasında kalır, üç arkadaş olarak Kafkas Cephesine sevk edilirler. Oraya ulaşmak için önce trenle Ulukışla’ya giderler. Buradan yürüyerek Kayseri’ye ulaşırlar. Ne var ki bir türlü de Erzincan’a, cepheye gidemezler. Çünkü bir araba koluna verileceklerdir, o da bulunamaz. Sonra menzil kumandanı şehrin pazarına baskın yaparak, eşekle pazara gelenlerin eşeklerine el koyar. Yazara verilen sırtı yara bere içinde bir eşektir. Sahibi de ihtiyar bir köylüdür. Vermek istemez. Yazarla birlikte o da yola koyulur. Yazar ona savaş gerçeğini anlatınca, çok duygulanır, bu kez ağlayarak eşeğini gönüllü olarak verir. Sonunda 40 günde ancak Erzincan’a ulaşırlar.
İşte Milli Mücadele bu koşullarda kazanılmıştır. Bu savaşımın başkahramanı Mustafa Kemal Atatürk’tür. Onu ve katkısı olan tüm kahramanları minnet ve şükranla anıyorum. 1919’un 100. yıl logosuna onun portresi konmasa da o hepimizin kalbindedir. Adı mücevher taşlara yazılmış, Kuvayı Milliye ruhu, çağdaş kimliği Türkiye’yi aydınlatmaktadır.
19 Mayıs’ın Gençlik ve Spor Bayramı olarak kabul edilmesi de boşuna değildir. Çünkü Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni gençliğe emanet eder.
19 Mayıs’ın 100. yıldönümünü ve bayramımızı gönülden kutluyorum!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları