İlhan Selçuk

Haziran Soykırımı ve Ötesi...

23 Haziran 1982 Çarşamba

PENCERE

Haziran Soykırımı

ve Ötesi...

1982’nin haziranı Filistin halkı için soykırım ayı oldu. Batı basını (ki bu basın kesiminde Yahudi sermayesi inanılmaz ölçüde etkindir) soykırımı açıklıyor. Önceden serinkanlılıkla tasarlanmış Galileyi Kurtarma Operasyonubüyük yetkinlikle yürürlüğe konmuştur. Suriye pısmış, olan bitenleri izliyor. Tutucu Arap yönetimleri için için seviniyorlar. Operasyoniçin Tel Aviv ABD ile anlaşmıştır.

İsrail için ne büyük başarı!..

*

İsrailin 1980 yılında toplam dışalımı 8 milyar dolar, dışsatımı 5 milyar doları aşkın. Dış borçlar 10 milyar dolar. Alım-satımda ABD başta geliyor. Enflasyon oranı 1980’de yüzde 130u aşıyor. 1975te savunma harcaması 4 milyar dolar. Nüfus 1965te 2.6 milyonken 1980de 4 milyona yükselmiş. Ancak bu yükseliş doğal değil. İsrailin yayılmacılık siyasası yüzünden nüfusu artıyor. İsraile göç eden Yahudi akımının durması yönetimi kaygılandırırken, 4 milyona yaklaşan nüfus içinde Arapların 1.5 milyona yükselmesi sorun yaratmaktadır.

Buna karşılık, Filistin halkı hızla çoğalmaktadır. Önceki günkü Cumhuriyette Filistinlilerin dökümü yapıldı. Hesaba göre Ortadoğuda 4.5 milyon Filistinli yaşıyor. Yalnız İsrail sınırları içinde 600 bine yakın Filistinli var. Batı Şeriada bir milyona, Gazze’de yarım milyona yaklaşık Filistinli bulunuyor. Lübnandaki Filistinlilerin sayısı 400 bine yakın.

*

Filistin halkı 1948 savaşıyla topraklarından sürüldü. Uzun süre kendisini toparlayamayan Filistinliler zorlukla örgütlenebildiler. FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü) bu çabanın sonucudur. FKÖnün Filistin halkını temsil eden meşru örgüt sayılmasıbir dönüm noktasıdır. Bugün topraksız bir devlet gibidir FKÖ ve Türkiyenin de içinde bulunduğu çoğu ülkede temsilci bulundurmaktadır. FKÖyü bir terör örgütü sayarak politika yapmak artık yeryüzünde olanaksızlaşmıştır. Bu görüş ancak Siyonistler için geçerlidir. Türkiye, İsrail gibi, FKÖyü terör örgütü sayarak dış politika oluşturamaz; çünkü devletler hukuku geçerlidir ve Ankarada FKÖ temsilciliği vardır. Bir halkın kurtuluş savaşında uluslararası forumda benimsenen bir örgüt kurabilmesi çok önemli bir aşamadır. Biz bunun ne demek olduğunu iyi biliriz. Emperyalistler Anadoludaki Kemalist hareketi başlangıçta eşkıyalık sayıyorlardı ve devletler hukuku dışında tutmaya özen gösteriyorlardı. Kemalistlerin uluslararası alanda meşruluk kazanıp tanınması, kanlı ve çileli bir yolu aşmakla gerçekleşebilmiştir.

*

Ne var ki FKÖnün konumu, Arap devletleri kesiminde de çoğu yönetimi tedirgin etmektedir. Bu tedirginlik nereden doğuyor? Filistin kurtuluş savaşında devrimci bir içerik vardır. Filistin halkının aydın ve teknokrat kadroları bütün Arap ülkelerine yayılmışlardır. Tutucu Arap rejimleri ise varlıklarını sürdürmek için her tür çağdaş ve devrimci gelişmeye karşıdırlar; hem Siyonizme karşı olmak, hem de devrimci akımları engellemek ikilemi içinde zorlanırlar.

Lübnandaki soykırımın sanıldığı gibi FKÖnün sonu olacağına inanmak kolay değildir. Olayın tepkileri İslam dünyasında derinleşecek, Arap ülkelerindeki radikalleşme hızlanacaktır.

Bugünkü dünyada büyük dengelerin hesabı yapılırken insancıl yaklaşımlara girilmiyor. Tüm hesaplar, petrol kaynakları üstünde yaşayan Arap rejimlerinin nitelikleri üzerinedir. İrandan sonra Lübnan olayları da Körfez monarşilerindeki radikal eğilimleri pompalayacaktır.

(23 Haziran 1982 tarihli yazısı)



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Patrikhanenin Sicili... 11 Haziran 2012
Mumcu'nun Saptamaları... 7 Haziran 2012

Günün Köşe Yazıları