Veda

08 Ocak 2013 Salı

\n

\n

Bağımlı bir mahkemenin 16 yıl ceza kestiği Kurmay Yarbay Hüseyin Topuz, Jandarma Genel Komutanlığı’nda görev yaptığı sırada Balyoz davası kapsamındaki -sözde- “Sakal” planını hazırlamış. Bu işte görevli askerlerin tamamı beraat etmiş, fatura da Topuz’a kesilmiş. Annesini kaybeden yarbaya bir gün cenaze izni vermişler. Topuz’un cemevindeki törenden sonra çekilmiş iki fotoğrafından birinde kollarında kendisi hapisteyken doğan minik kızı ile yeğeni var. Objektife bakıyor o an ama çok daha uzağa, geçmişine bakar gibi. Bir halk çocuğu olarak ana baba ocağından kopup asker ocağına, askeri liseye girdiği o talihsiz güne. Yatakhanedeki ilk karanlık gecesine. Sabah ayazı içtimalarına. Bütün o sınavlar, talimler, emir komuta ve disiplinle geçmiş yıllara, kendi hikâyesine ve şimdi vardığı o kahredici yere! \n

\n

Bakışı anlatılmaz. Haksızlığın en beterine uğramışlık, umutsuzluk, şaşkınlık ki insan nasıl olur da şaşmaz böyle adalete, hukuka! İkinci fotoğrafta yanındaki kişinin elini sımsıkı kavramış Topuz. Bu kez dağılmış, çökmüş. Yedi yaşındaki oğlu Babam suçlu değil! ” diyor. \n

\n

Fotoğraflar çarpıyor, isyanla koyu bir öfke arasında gidip geliyorum. \n

\n

***\n

\n

Fatih Hilmioğlunu 2007 yılı 19 Mayıs’ında Enver Ayseverle Malatya İnönü Üniversitesi’ne gittiğimde tanıdım. Konuğu olduk. Daha önce tarikat yuvası olan üniversiteyi rektörlüğü döneminde çağdaş bir kurum haline getirmiş, büyük bir kütüphane kurmuştu. Bizi kendisi gezdirdi, yaptıklarına, kurduğu düzene hayran kaldık. Coşkulu Gençlik Bayramı kutlamaları, şenlikleri yapıldı. O yıl çıkan romanıma bir de ödül verdi gençler. Hilmioğlu, Atatürk ilkelerine yürekten bağlı, üniversiteye türbanlı öğrenci sokmamaya kararlıydı. Üzerinde baskı vardı, gericilerle mücadelesi sürüyordu. Ne var ki zordu hayatı. Korumalarla dolaşıyordu. Rahatça konuşalım diye son gün kampusu kuşbakışı gören terasa çıkardı bizi. Orada çay içip simit peynir yiyerek uzun uzun konuştuk. O yılın sonbaharında bir edebiyat sempozyumu yapacaktık. Olmadı. \n

\n

Tutuklandığından bu yana kahırla izliyorum Hilmioğlu’na yapılanları. Eylülde gencecik oğlunu yitirmişti. Acılı, yaralı bunca değerli bir insanı, canlar kurtarmış bir hekimi ölüme mahkûm etmişler. Niçin? İnsan olamadıklarından... Bunca zulüm ve uydurma suçun körlük, nefret ve intikamdan öte açıklaması yok. Kara kin başını kesemediğini ağır ağır öldürüyor. Zor zamanlar yaşıyoruz, karanlıklardan geçiyoruz. \n

\n

***\n

\n

Değerli okurlar, iki buçuk yıldır her salı bu köşedeydim. Desteğinizle gayret verdiniz, sesiniz hep yanımda oldu. Ama artık ayrılma zamanımız geldi. Aslında ben burada geçici bir konuktum. Yerim dar geldi, yetmedi. Şimdi izninizle daha geniş bir yere, yeni romanımın hayal dünyasına taşınıyorum. Umarım birlikteliğimiz sizi hoşnut etmiştir. Yeniden ve sağ salim, kitap sayfalarında buluşmak üzere hoşça kalın…

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda 8 Ocak 2013
Burhan Günel 1 Ocak 2013
Edebiyatın Sağı Solu 25 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları