Son Kız *

25 Temmuz 2021 Pazar

En sevdiğim deniz Assos’a giderken yanıma kitap almayı unutmuşum, birlikte tatil yaptığımız kız kardeşim benim onun okuduğu kitaba göz koyduğumu hissedince tatil yörelerinde pıtrak gibi çoğalan korsan bir kitapçıdan kitap alıp kendi kitabını sağlama almayı düşünmüş. Elinde bir kitapla çıkageldiğinde çok sevindim. Kitabın adı: SON KIZ.

Olacak iş değil, kardeşim denizden esen rüzgârın serinlettiği kıyıda en okunmayacak kitabı bulup getirmiş. Nedenini açıklayacağım. Kitap, Kuzey Irak’ta küçük bir kasaba olan Koço’da doğan ve yirmisine kadar orada yaşayan bir Ezidi kızı tarafından yazılmış. Yazar Nadia Murad, Koço’da çoğu akraba olan köyde büyüyor, okula gidiyor, ailesine ait tarlalarda çalışıyor, koyunları otlatıyor ve geceleri tüm ailenin birlikte yattığı evlerinin damında Ay’a bakıp ileride bir kuaför salonu açmayı hayal ediyor.

Nadia henüz yirmi yaşındayken 15 Ağustos 2017’de tüm hayallerini terk etmek zorunda kalıyor. IŞİD militanları o gün Koço’ya giriyor ve orada yaşayan halkı öldürmeye başlıyorlar. Erkekler ve seks kölesi olamayacak kadar yaşlı kadınlar hemen öldürülüyor. Nadia’nin annesi ve altı ağabeyi de öldürülenler arasında. Ölü bedenler toplu mezarlara atılıyor. Nadia ise Musul’a götürülen yüzlerce Ezidi kızı ile birlikte köle pazarlarında satılıyor. Nadia pek çok IŞİD militanının seks kölesi oluyor, diğer kız kardeşleri gibi defalarca tecavüze uğruyor, kaçmaya çalışıyor ama yakalanıyor ve sokak ortasında kırbaçlanıyor. Birlikte kuaför salonu hayalleri kurduğu kız kardeşinin intiharına tanık oluyor. Sonra bir gün kıl payı Musul sokaklarında kaçmayı başarıyor ve Sünni bir Arap ailesinin en büyük oğlu tüm tehlikeye rağmen onu saklıyor. Ve yıllar sonra Nadia, yeryüzündeki bu katliamı anlatma fırsatını buluyor ve 2017 yılında Nobel Barış Ödülü alıyor.

Şimdi bu kitabın serin bir deniz kıyısında neden en okunmayacak kitap olduğunu anlatabildim mi? Kitabı okurken öyle bir utanç duygusu beni sardı ki, bir süre deniz bile karardı. Nasıl kararmasın; haberlerde, sosyal medyada akın akın Van sınırından giren Afganları izliyorum. Tuhaf bir durum var. IŞİD militanlarının güney sınırımızdan ellerini kollarını sallayarak girdiğini, hastanelerimizde tedavi edildiklerini ve halen ülkemizde yaşadıklarını unutmuş değilim. Şimdi de Afgan mücahitler, kimse kimseyi kandırmasın, bu gelenler Taliban zulmünden kaçan Afganlılar değil. Hepsi genç, hepsi sapasağlam ve içlerinde hiç kadın ve çocuk yok. Ayrıca İran bunları TIR’larla getirip bizim sınırda bırakıyor. Bunlar Taliban’dan kaçan Afgan halkıysa İran neden kabul etmiyor, bize yolluyor? Bazılarınız beni mülteci düşmanı ilan edebilir. Afganistan önce Rusya’nın daha sonra Amerika’nın işgal ettiği, özellikle Taliban’ın bu ülkenin toplum yapısını bozmak için bizzat Amerika gizli servisi tarafından oluşturulduğu bilinen bir şey. Sonra bu örgüt onların da başına bela oluyor ama asıl Afgan halkının başına bela oluyorlar. Şimdi biz Taliban örgütüyle nasıl anlaşmalar yaptık ki, Afgan mücahitler ülkemize gelmeye başladı, ne oluyor? Birileri bana anlatsın.

Taliban’ı zulmünü anlatan bir filmle yazımı bitirmek istiyorum. Filmin adı OSAMA: Daha önceleri de anlatmıştım, tekrar anımsamakta fayda var. Film bir avuç, ölümü göze alan Afgan film ekibi tarafından, İranlı sinemacıların yardımıyla çekiliyor. Osama küçücük bir kız çocuğu, babası iç savaşta ölmüş, Taliban kadınların çalışmasını yasakladığı için anneannesi, annesi ve o, açlık sınırında. Çaresizlik içindeki anneannenin aklına bir halk masalı geliyor. Masalda gökkuşağının altından geçenler cinsiyet değiştiriyorlar. Anneanne masalı anlatıp ardından bir rüya gördüğünü söylüyor, rüyasında Osama bir gökkuşağının altından geçiyor. O artık bir erkek. Osama’nın saçları kesiliyor, bir erkek mintanı ve şalvar giyiyor ve annesi onu Taliban’a karşı olan bir manavın yanına çalışsın diye veriyor. Osama eve ilk kez bir karpuz götürdüğünde ev ahalisi bayram ediyor. Tam işler öyle giderken bir emir çıkıyor, tüm erkek çocuklar dini eğitim görmeleri için ailelerinden alınıp bir okula kapatılıyorlar. Osama da orada. Bir din öğretmeni Osama’dan şüpheleniyor ve çocuklar bir gün bahçede hava alırken, bağırarak, eliyle Osama’yı işaret ediyor: “İçimizde bir şeytan var! O bir kız!” Çocuklar yakalamak için Osama’ya doğru koşuyorlar, Osama kendini bahçedeki kör kuyuya atıyor, çıkarıyorlar ama yaşadığı heyecandan regl oluyor ve seks pazarında satılmaya gönderiliyor. Film, üç karılı bir yaşlı adamın Osama’yı satın almasıyla bitiyor. Ama son bir sahne var. Yaşlı adam fıçı gibi bir şeyin içine batıp çıkarak gusül abdesti alıyor.

Canınızı sıktım mı, benim de canım sıkılıyor.


* SON KIZ, Nadia Murad, Epsilon Yayınları.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları