Jale Özgentürk

‘Fahiş fiyat’ oyalaması

17 Eylül 2021 Cuma

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün yine “Etiketlerdeki fahiş fiyatların önüne geçeceğiz” açıklaması yaptı. 

Türkiye İstatistik Kurumu’nun ağustos verilerine göre gıda fiyatları bir önceki yıla göre yüzde 29 arttı. Böylece yıllık gıda enflasyonunda 2019 Nisan ayından bu yana en yüksek artış yaşandı. Üstelik bu TÜİK’in baskılandığı iddia edilen rakamları. Gerçek gıda enflasyonunun yüzde 30’ların üzerinde olduğu ortada.

Erdoğan’ın son konuşmalarında sürekli yer verdiği fahiş fiyat etiketleriyle mücadele vurgusu, enflasyonun toplumda yarattığı rahatsızlığın hükümete nihayet ulaştığını gösteriyor. Ama çözümün yine göstermelik adımlarla olacağı anlaşılıyor. 

İki gün önce Ticaret Bakanlığı, dokuz kentte 10 toptancı halinde denetimlere başladı bile...

Bu denetimlerle bir şey olmayacağını herkes biliyor. Türkiye’nin asıl büyük sorunu tarımda iflas eden politikalar.

Türkiye gıda ve yem sanayiinde net ithalatçı bir ülke haline gelmiş durumda. Türkiye’nin temel ürünlerde kendine yeterlilik oranları buğdayda yüzde 80, arpada yüzde 89, çeltikte yüzde 70, mısırda yüzde 88, kuru fasulyede yüzde 82, kırmızı mercimekte yüzde 77...

Arpa, buğday Rusya’dan, mercimek Kanada’dan, sarmısak Çin’den, çeltik ABD’den geliyor.

İTHALAT CENNETİ OLDU

Ali Ekber Yıldırım, Türkiye’nin az sayıda tarım uzmanı yazarlarından biri. Yıllardır Türkiye’nin yanlış tarım politikalarına dikkat çekiyor. Sektörün kılcal damarlarına giriyor, üretici, tüketici, sanayici, her kesimin yaşadıklarını biliyor. “Üretme Tüket” başlıklı bir de kitap yazdı ama ne çare!

Yıldırım, fahiş fiyatla mücadelenin tabii ki bu yöntemlerle olmayacağını çok net söylüyor ve son 10 yılda fiyat artışlarını önlemek için alınan içi boş önlemleri şöyle anımsatıyor:

- Fiyatları en az yüzde 25 düşürecek diye 2010 yılında Hal Yasası çıkarıldı. Marketlere üreticiden doğrudan ürün alma yetkisi verildi. Gıda piyasası zincir marketlere teslim edildi. Bugün göstermelik denetimlerle fiyatları düşürmeleri isteniyor.

- Fiyatı artan her ürünün gümrük vergisi sıfırlanarak ithal edildi. Türkiye ithalat cenneti oldu ama fiyatlar düşmedi. Üretim düştükçe daha çok ithalat yapıldı. Ülke ithalat sarmalına girdi.

- İhracatın önünün kesilerek gıda fiyatlarının düşürülmesi bile denendi ama olmadı.

- Önceki Tarım Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, “Porsiyonları küçültelim” dedi. Şimdiki Bakan Bekir Pakdemirli et fiyatının düşmesi için; “Et yemeyin, ot yiyin” dedi. O da işe yaramadı. Otun fiyatı arttı.

- Soğan depolarına baskınlar yapıldı. Zaten depoda olması gereken soğanlara yönelik bu baskınlarla fiyat düşmediği gibi ithalat kapısı açıldı, üretim azaldı fiyat daha da arttı.

ASIL MESELE GİRDİ ARTIŞLARI!

Türkiye tarımda büyük bir potansiyele sahip. Birçok üründe lider olabilecek kapasitede. Ama 1980’de Dünya Bankası politikalarıyla kırılan üretim zinciri bir türlü değişmiyor.

Son yıllarda kurları patlatan “dövizden size ne?” yaklaşımı da tarımda yaşanan ana sorunların nedeni. Gübrede, fiyat artışı yüzde 85-148, yem fiyatları yüzde 49.5 ile yüzde 69 oranında arttı. Girdiler 3-4 kat artarken üreticinin taban fiyatlarındaki artış yüzde 20’yi bile bulamadı. İthalatta gümrük vergileri sıfırlandı. 

Yüksek girdi fiyatları düşmeden, tarımda fahiş fiyat sorununa çözüm bulmak mümkün görünmüyor. Çiftçiye gereken değeri verecek, yumurtayı köydeki zincir marketten değil kendisi üretecek çiftçilere ihtiyacımız var. 

Tarım dünyada stratejik ürün ve artık gerçek bir “tarım devrimi”ne ihtiyaç var!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Harç bitti yapı paydos 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları