Mehmet Ali Güller

Nükleer tehdit

27 Eylül 2021 Pazartesi

Her ne kadar ABD Başkanı Joe Biden BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada “Yeni bir soğuk savaş” istemiyoruz dediyse de bu “soğuk barışı” çok istediği anlamına da gelmiyor.

ABD’nin Hint-Pasifik bölgesindeki yeni hamleleri, tersine bölgede açıkça “nükleer tehdit” anlamına geliyor.

ÇİN’İN YANINDA NÜKLEER ÜS

Geçen hafta inceledik: ABD, İngiltere ve Avustralya ile Hint-Pasifik’te AUKUS adlı bir ittifak kurdu. Üçlü anlaşmanın merkezinde, Avustralya’yı nükleer denizaltı gücü yapmak var.

AUKUS, birincisi Çin’e karşı Anglosakson birliği niteliği taşıyor, ikincisi de ABD’nin Avustralya’yı Hint-Pasifik bölgesinde Çin’e karşı bir nükleer üs yapma hamlesi anlamına geliyor.

Gerçi ABD’nin bu hamlesi, Avustralya-Fransa denizaltı anlaşmasını bozduğu için ABD-AB ilişkilerini çok olumsuz etkiledi ancak Pekin yönetimi, yanı başında ortaya çıkan bu nükleer tehdidi sonuçta hafife almıyor.

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, AUKUS’un, üç ülkenin bölgesel barış ve istikrara ciddi şekilde zarar verdiğini, silahlanma yarışını yoğunlaştırdığını ve uluslararası nükleer silahların yayılmasını önleme çabalarına zarar verdiğini söyledi.

ÇİNLİ DİPLOMATTAN PEKİN YÖNETİMİNE ÇAĞRI

Çin’in eski BM genel sekreter yardımcısı Şa Zukang ise diplomasiyi bir kenara bırakarak açık açık tehdidin boyutunu ve ne yapılması gerektiğini açıkladı.

Washington’un kurmakta olduğu yeni ittifaklara karşı direnme çağrısı yapan Şa Zukang, ABD Çin’in yanı başında bir nükleer üs kurarken Çin’in “nükleer silahı ilk kullanan taraf olmama politikasından vazgeçmesi gerektiğini” söyledi!

Şa Zukang, mevcut koşullar nedeniyle Çin’in bu politikasını sürdürebilmesinin ancak “Çin ve ABD’nin birlikte, nükleer silah kullanacak taraf olmayacakları konusunda anlaşmaya varması halinde” geçerli olabileceğini savundu.

ABD’YE ‘ÖZGÜR VE AÇIK’ HİNT-PASİFİK!

Bildiğiniz gibi ABD’nin 15 Eylül’de kurduğu AUKUS dışında, Hint-Pasifik bölgesinde bir başka ittifakı daha var: QUAD.

ABD, Hindistan, Japonya ve Avustralya’dan oluşan QUAD ittifakı, 24 Eylül’de Beyaz Saray’da yüz yüze bir zirve yaptı.

Biden, Modi, Yoşihide ve Morrison, QUAD zirvesinde “Özgür ve açık Hint-Pasifik” hedefi ilan ettiler.

“Özgür ve açık” sıfatlarından kasıt/amaç ise pratikte Çin’in bölgesini ABD’ye açması demek!

Dikkat: ABD aynı politikayı “özgür ve açık Karadeniz” olarak da uygulamaya çalışıyor!

SAVUNMADA ATAK

ABD, Çin’e karşı QUAD ile siyasi ve ekonomik, AUKUS ile askeri bir ittifak oluşturuyor.

Kuşkusuz Çin’in önemsediği girişimler bunlar.

Ancak daha geniş bir pencereden bakılırsa, aslında QUAD da AUKUS da ABD’nin AB’yi Çin ve Rusya karşıtlığına istediği oranda ikna edememesinin sonuçları ve ihtiyaç duyduğu araçlarıdır. ABD, AB’yle olmayınca, Çin’i AB’den ayrılan İngiltere, Avustralya, Hindistan ve Japonya ile çevrelemeye çalışmaktadır.

Dolayısıyla bu hamleleri stratejik düzlemde değerlendirirsek, ABD açısından ilerlemenin ve hegemonya kurmanın değil, gerilemenin ve hegemonya zayıflamasının hamleleridir. Yani “savunmada atak” anlamına gelmektedir.

LAVROV’UN BİDEN’A MESAJI

ABD’nin bu gerilemesini ortaya koyan mesajlardan biri Rusya’dan geldi. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, katıldığı BM Genel Kurulu “Genel Siyasi Müzakereler” oturumunda şu mesajı verdi:

“ABD Başkanı Joe Biden, geçen günlerde kendi deyimiyle ‘diğer ülkeleri değiştirmek’ için artık askeri yöntemlere başvurmayacaklarını duyurdu. ABD’nin bir sonraki adımı atmasını ve yalnızca güç kullanımını değil, aynı zamanda kalkınma modelini dayatmanın diğer yöntemlerinden de vazgeçmesini bekliyoruz.”

Evet, askeri yöntemleri rafa kaldırmak zorunda kalan ABD, kendi modelini siyasi ve ekonomik baskılarla dayatmaktan da eninde sonunda vazgeçecek. İster kendi isteğiyle, ister mecbur edilerek!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları