Miyase İlknur

Özdağ’ın dilinin altındaki bakla

17 Eylül 2022 Cumartesi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığa talip olduğunu net vurgularla belirttiğinden beri bir vaveyladır koptu. Önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde “Parti genel başkanı olarak cumhurbaşkanlığına aday olmuyorsa o koltukta işi ne?” diye sorgulayanları şimdi “Aday olmasın” noktasına getiren bizim bilmediğimiz argüman ne?

Tayyip Erdoğan’dan kurtulmak için risk almayalım duygusu nedeniyle desek daha önceki seçimlerde de bu durum geçerliydi. Sanki Erdoğan, başkanlık rejimine geçmeden çok mu demokrattı?

Samimi olarak Kılıçdaroğlu’nun adaylığını kendince ölçümleyip “Ya tek adam düzenine yine mahkûm olursak” tedirginliği nedeniyle itiraz edenlere kimsenin bir diyeceği olamaz. Bir görüştür saygı duyulur. Sadece seçim tarihi bile belli değilken bugün itibarıyla yapılmış, çoğu da operasyonel anket çalışmaları üzerinden tahminde bulunmak biraz “erken” diye yorumlanabilir.

Ancak diğer yanda olası adaylara yatırım yapıp açıkta kalma korkusuyla hareket edenler, Kılıçdaroğlu’nun kazanması halinde CHP’nin de oylarını önemli ölçüde artıracağı kaygısını taşıyanlar ve Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı olmasıyla boşalacak genel başkanlık koltuğu için şimdiden gizli ittifaklara girişen, enerjilerini buna harcayanlar ya da altılı masada görüşülüp karara bağlanmamış konular hakkında rol çalıp görüş beyan edenler hem Cumhur İttifakı’na bilinçli ya da bilinçsiz hizmet etmiş oluyor hem de kendi ayaklarına kurşun sıkmış konumuna düşüyorlar.

Neyse ki önceki gün Kılıçdaroğlu’nun, genel başkan yardımcıları ve milletvekillerine “altılı masanın karar verdiği, vereceği konular ve altı genel başkanın görüşeceği kararlar ile ilgili değerlendirmede bulunulmaması” yönünde talimat vermesi geç de olsa yerinde bir karardır. Belagatın şehvetine kapılarak her uzatılan mikrofona söyledikleri iyi niyetli ve demokratik bir devlette asla tartışılmaması gereken beyanlar da olsa iktidar medyasının hazine bulmuş gibi üzerine atlamasına ya da altılı masada gereksiz alınganlıklara yol açıyor.

CHP’YE YASAKLAR

Bu arada adaylık konusundaki tartışmalarda da bir çifte standart yaşanıyor.

CHP’nin kimi aday göstereceği konusunda herkes fikir beyan etmekte serbest ama CHP’lilerin fikir beyan etmesi sakıncalı.

Oh ne âlâ!

Seçimin kazanılması halinde yapılacak icraatlar hakkında her partinin seçmene vaatlerde bulunması serbest ama CHP’nin seçmenlere ne yapacakları konusunda sözler vermesi sakıncalı.

Kılıçdaroğlu aday olur ya da olmaz. Kendisi mi aday olur yoksa partiden başka birisini mi aday gösterir o da kendisi ve partisinin karar organlarının karar vereceği bir iş.

Bugüne kadar Kılıçdaroğlu’nun adaylığına türlü çekincelerle daha doğrusu tekrarlamayı bile ayıp sayacağım nedenle itiraz edenleri biliyorduk. Ama önceki gün adaylığına bir itiraz nedeni açıklandı ki demokratik bir toplumda bu açıklamanın sorgulanması ve dahası hesap sorulması gerekir.

TEHDİT Mİ SEÇMENİ KORKUTMA MI?

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, “Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilirse iç savaş çıkar” sözleri nedense basınımızda “Kim aday olmalı” ya da “Altılı masada kriz” başlıklı tartışmalar kadar ilgi çekmedi.

Ne demek iç savaş çıkar?

Kim çıkaracak, ne için çıkaracak Özdağ bunu da açıklasın bir zahmet.

İç savaşın çıkacağını biliyorsa kimin çıkaracağını da biliyordur muhakkak.

Bu ifade seçmeni korkutma amaçlı mı yoksa altılı masada olmadığı halde onların adına karar verme hakkını kendinde gören Özdağ’ın gönlündeki adayın önünü açmak için yapılmış bir tehdit mi?

Bunu kamuoyuna açıklaması gerekir.

Siyasi bir parti liderinin böyle dehşet senaryolarını dillendirmesi çok vahimdir.

Eğer bu konuda birtakım istihbaratlar kendisine ulaşmışsa bunu önce devletin güvenlik birimleri ve savcılıklar sonra da Kılıçdaroğlu ile paylaşması gerekirdi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

89 dejavusu 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları