İnsanofobi!

17 Mart 2019 Pazar

Yeni Zelanda’daki insanlık dışı, alçak saldırı dinin dünya siyasetindeki yerini bir kez daha gündeme getirdi.
Batı sömürgeciliği küresel güç olmak için ilk, dini kullandı. 15. yüzyıl ve sonrasında ele geçirdiği topraklarda Hıristiyanlığı da yaydı. Bunu en iyi, çok verimli topraklara sahip Afrika ülkesi Kenya’nın kurucu Devlet Başkanı Jomo Kenyatta özetlemiştir:
“Beyazlar geldiğinde onların elinde İncil, bizimse topraklarımız vardı. Zamanla bize gözlerimizi kapatıp dua etmesini öğrettiler. Bir süre sonra İncil bizim elimizdeydi. Topraklarımızsa beyazların olmuştu.”
18. yüzyıl sonrasında uygarlığı kullandı. “Ben size medeniyet getireceğim” diyerek sömürgeciliğini sürdürdü. İstiklal Marşımızdaki “Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar”ı bu pencereden de yorumlamak gerekir. 20. yüzyıldan itibaren de “Size demokrasi getiriyorum” söylemi küresel etki olarak kullanıldı. Bugün Irak ve Afganistan’a getirilen demokrasi, ortada; tadından yenmiyor!
Hıristiyanlığın şöyle bir genel hedefi vardır:
“Birinci bin yılda Avrupa’yı, ikinci bin yılda Amerika’yı Hıristiyanlaştırdık. Üçüncü bin yılda da Afrika ve Asya’yı...”

***

İslam dünyası ne âlemde?
Bir milyar 700 milyon nüfus, 57 ülke... Durum şu:
57 ülkenin toplam gayri safi milli hasılası yıllık 6 trilyon dolar. Sadece Çin’in 13 trilyon dolar.
Dünya enerji kaynaklarının yüzde 70’i, doğal kaynakların yüzde 40’ı bu coğrafyada ama, nüfusun yüzde 40’ı açlık sınırının altında yaşıyor.
Okuma yazma oranı yüzde 63. Kadınlarda yüzde 50.
Arap coğrafyasında internete erişim yüzde 1.
İslam ülkelerinin gerek iç barışı gerekse komşu İslam ülkesiyle ilişkisi her gün haber konusu. Bu haberlerin yüzde 95’i savaş, şiddet, kriz, gerilim içeriyor. İç savaşlar dikkate alındığında silahlı saldırı sonucu ölen ve öldüren her 10 kişiden 9’u Müslüman. Sınırı yan yana olup iyi geçinen 3 İslam ülkesi yok!
Stratejistlerin değerlendirmesi o ki; İslam ülkelerinin okları birbirine çevirmesi sayesinde Batı Kapitalizmi yüz yıl daha kazandı.

***

İki büyük din coğrafyasını özetledik.
Yeni Zelanda saldırısını ve saldırının sözde manifestosunu bu tarihi, siyasi ve ekonomik haritanın neresine koyacağız?
Batı’da ırkçılığın yükselişi ciddi bir tehlike... Bu zeminde yabancı düşmanlığı yükseliyor, beraberinde İslam karşıtlığı yayılıyor. Bu iklimde de onlarca kişiyi tıpkı bir kurgu film gibi acımasızca, planlı bir şekilde öldürebilen teröristler yetişiyor, yetiştiriliyor, kullanılıyor...
Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren de “İslamofobi”, İslam korkusu olarak adlandırılan bir tehlike söz konusu.
Yeni Zelanda saldırısını salt “İslamofobi” olarak yorumlayıp, buradan çözüme gitmek olanaksız. Nereden gelirse gelsin, hedefi ne olursa olsun terörün her türlüsüne karşı çıkmak, lanetlemek, buna başka bir ad takmamak gerekiyor.
Yeni Zelanda olayı, dinin vicdandan çıkarıldığı an hangi boyutlarda kullanılabildiğini de gösterdi.
Terör en geniş tarifiyle, insanofobidir. İnsan korkusudur. İnsanı insanlıktan çıkarmadır.
Böyle bakmadığımız sürece, terörle mücadele ile mukavele birbirine karışır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları