Ne soylu bir gece!

14 Nisan 2020 Salı

Önceki gece sokağa çıkma yasağının kalkmasına birkaç saat kala İçişleri Bakanı Süleyman Soylu istifa etti. Doğal olarak gece birden hareketlendi. 

İçişleri Bakanı çok şey ediyor ama istifa edeceği öncelikli bir olasılık değildi. Olayın duyulmasıyla birlikte, “istifa etmeyin” birlikleri ve “Sayın Cumhurbaşkanı istifayı kabul etmeyin” timleri hemen harekete geçtiler, “Soylu Gece-1” operasyonunu başlattılar. Televizyonlarda korona salgınının nedenleri, sonuçları, çözümleri üzerine görüşlerini anlatan bilim insanları da kendilerini bir başka salgının içinde buldular. Gündem, salgına karşı alınan önlemlerin dağınıklığı, zamanlama ve uygulama hataları olmaktan çıktı, şuna döndü:

Soylu kalsın mı gitsin mi?

Aslında istifa tek taraflı bir müessesedir, ilkesi gereği bunun tartışılmaması gerekirdi. Ancak bu tek taraflılığın da bizim anladığımız gibi olmadığı kısa sürede anlaşıldı.

Evet, istifa tek taraflı bir tasarruftu… İstifa eden kişi dilekçesini verir ve Saray’ın bunu kabul edip etmemesini bekler. Ederse etmiş demektir, etmezse etmemiş demektir. 

Etmemiş demek olduğu, sokağa çıkma yasağı bitmek üzereyken ortaya çıktı.

Böylece Soylu Gece-1 operasyonunun ikinci aşaması da başarıyla tamamlandı.

***

Geçmişte Demokrat Parti Genel Başkanlığı da yapmış, o koltukta Erdoğan muhalifliğini başarıyla sürdürmüş olan Soylu’nun dün gece böyle bir karar alırken tamamen kendi özgür iradesiyle hareket ettiğini düşünmek Soylu’ya hakaret olur. Bu, onun Erdoğan’a bağlılığına gölge düşürür. 2015 seçimlerinde AKP’den Trabzon milletvekili seçilen Soylu, seçim sonrası Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı oldu. 31 Ağustos 2016’da Efkan Ala’dan boşalan İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturdu. O günden bu yana da Erdoğan’ın altında kurulan koalisyonun önemli bir ayağı olarak varlığını sürdürüyor. AKP’nin öteki kanatlarından gelen saldırıları da püskürtüyor.

Yaşadığımız olay Türkiye’de bir sistemin olmadığını, her şeye hâkim olma hırsı içindeki bir kişinin etrafında, “ona en yakın kişiler” yarışması yaşandığını gösterdi.

Çok ciddi bir salgınla mücadele ediliyor… Ama iktidar, siyaseti de bütün hırsı ve hıncıyla sürdürülüyor. Erdoğan, belediye başkanlarının ihtiyacı olanlara dağıtmak üzere halktan bağış toplayamayacağını ilan ediyor. En önde Soylu… Hemen genelge, ardından demeç:

“Karar Cumhurbaşkanımızındır…”

Sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Soylu açıklıyor:

“Karar Cumhurbaşkanımızındır…”

Her şeyin ardında Erdoğan’ın olduğunu bu kadar açık ve kabullenici şekilde ilan eden Soylu, “bütün sorumluluk benim” deyip istifa ediyor. Saray kabul etmiyor, Bahçeli, “İstifanın kabul edilmemesi iyi oldu” diyor.

Ne kadar da sahici!

***

Böylesi olayları çok ciddiye alanlar çok komik duruma düşerler.

Zira devlet ciddiyetinin kaybolduğu bir ortamdayız.

Devlet kurumları arasındaki bağların koptuğu, her birinin ayrı döndüğü bir sistemsizlikteyiz…

“İstifa”nın onurlu bir duruş değil, “istifade” müessesesi haline geldiği bir kandırış ortamındayız…

Her konuyu beka sorunu haline getiren bir iktidarın gerçekten bir beka sorunu olabilecek salgın krizini çözmek için aldığı kararların kriz yarattığı bir akıl tutulması ile karşı karşıyayız…

İşte böyle bir ortamda gelin Soylu’nun istifa nedenini şöyle açıklayalım:

Sokağa çıkma yasağının bitmesine saatler kala halkımız sıkıldı… 48 saatin 45’i bitti, sonu gelmek bilmiyor… İyisi mi dediler, böyle bir ortaoyunu oynayalım, halkımızı oyalayalım…

Beğenmedinizse başka senaryolarımız da var…

Böylesine ciddi bir sorun bu kadar basite alınır mı, diye soruyorsanız, o zaman ciddiyetsizliğin bu kadarına hayır deyin…

Diktatörlük bir kişinin milyonlara hükmetmesi değildir, milyonların bir kişinin dayatmalarını kabul etmesidir!      



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları