Öğrencisiz Öğretmenler

24 Kasım 2013 Pazar

Server Tanilli, “İnsanlığı Nasıl Bir Gelecek Bekliyor?” adlı incelemesinde, “eğitim” konusunu işlerken şöyle diyor:
“İnsan bilimlerinin açıkladığına göre, bugün dünyaya gelmiş bir çocuk, tarih öncesi çağlarda doğan bir bebekten hiçbir noktada farklı değil. İnsanlığın, yüzyıllar boyunca fethettiği ne varsa kültüreldir; bir başka deyişle, miras yoluyla değil eğitimle geleceğe taşınmıştır. Kısacası, insanı insan kılan her şeyi, dili, düşünceyi, duyguları, teknikleri, bilimleri, sanatları, ahlakı, insan öğrendi.
Devam ediyor:
“Antropolojiye göre, insan vaktinden önce doğmuş bir hayvandır. Organizması, özellikle sinir bağlantıları yarıda kalmıştır. Böylece insan, küçük bir hayvanın tersine, her şeyi öğrenir ve öğrendiği sürece de başkalarına, yetişkinlere bağımlıdır. İnsanın bu yarım kalmışlığı, büyüklüğüdür de; hayvan daha doğuştan hayvanken insan yavrusu olabildiğince olmak zorundadır.”

***

İnsanı insan yapan eğitimin mimarı öğretmenler, bugün Türkiye’de eğitim deyince en son akla geliyor.
Belki de atanamayan öğretmenler bu cümleye karşı çıkacaklar ve şöyle diyecekler:
“Ne demek öğretmenler en son akla geliyor; hiç akla gelmiyor.”
Son aylarda, hatta yıllarda eğitimle ilgili tartışma konularını alt alta koysak ilk sıraları şunlar alır:
Sınav sisteminin değiştirilmesi, ders programlarının yenilenmesi, Eğitimin Birliği Yasası’nı tam uygulamak için tüm okulların adım adım imam hatibe dönüştürülmesi, dershaneler üzerinden iç savaşın başlatılması, öğrencilere süt dağıtım ihalelerinin yeniden düzenlenmesi, Andımız’ın kaldırılması, not sisteminin yenilenmesi...
Eğitim sistemi o hale geldi ki; iktidarın yapabileceği en büyük iyilik, hiç dokunmaması olabilir. Zira, durmuş bir saat bile günde iki kez doğruyu gösterir, bu yapılanların ayarı yok.

***

Oysa bütün bunların ötesinde eğitimin direği öğretmendir.
Gelişmiş ülkelerin başlıca önem verdiği alanların başında öğretmen yetiştirmek ve onu olabildiğince verimli kullanmak gelir
Günümüzde bilgiye ulaşmak kolaylaştı. Ancak asıl olan bilgiye ulaşmak değil, onu kullanabilmek ve bilgiden fikir üretebilmektir. Öğretmen, öğrenciye bunu aşılar.
İç barışın sağlam temellere oturduğu ülkelerde yapılan araştırmaların ortak noktalarından biri şudur:
Farklı toplumsal kesimlerin birbirini anlaması ve uyumu, okullarda öğretmenler aracılığıyla başlatılmış, pekiştirilmiştir.
Türkiye’de ise öğretmenler iktidar hedeflerinin bir parçası olarak kullanılıyor. Bunun somut örneği, atama yapılırken eğitim sisteminin gerçek gereksinimlerine değil, hedeflenen neslin oluşmasını sağlayacak derslerin öğretmenlerine öncelik verilmesi.
Bunun sonucu olarak da binlerce öğretmen yıllardır atama bekliyor. Belki de dünyanın hiçbir ülkesinde görmeyeceğimiz bir haber serisine sahibiz; atanamadığı için intihar eden öğretmenler!
Öğretmen deyince iftihar akla gelmesi gerekirken bizde intihar geliyor.
Bana bir harf öğretenin 40 yıl kölesi olurum sözü yönetim katlarında içerik ve anlam değiştirdi:
Bana bir harf öğretmeye kalkanın, haddini bildiricisi olurum!
Öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır sözü şu hale geldi:
Öğretmenler, yeni nesli yetiştirirken bizim esirimiz olacaksınız!
100 yıl sonrasını düşünüyorsan toplumu eğit sözü dama atıldı:
100 yıl sonrasını düşünüyorsan, bugünün boşa geçiyor demektir.
Öğretmenler Günü’nü her şeye rağmen kutlarken noktayı atanamayan öğretmenlerle koyalım. Türkçemizi yeni bir deyimle daha zenginleştirdik:
Öğrencisiz öğretmenler!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları