Ölüm sana ilişemez!

24 Ocak 2023 Salı

Uğur Mumcu’nun alçakça bir saldırı sonucu aramızdan koparılışının üzerinden 30 yıl geçti. 24 Ocak 1993 merkeze alındığında 1990’lı yıllar için şu tanımlamayı yapabiliriz:

90’lar karanlığı!

31 Ocak 1990’da Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy’un öldürülmesiyle başlayan süreç hâlâ aydınlatılamadı!

Prof. Dr. Aksoy’un ardından 7 Mart 1990’da Çetin Emeç, 4 Eylül 1990’da Turan Dursun, 6 Ekim 1990’da Doç. Dr. Bahriye Üçok katledildi. Uğur Mumcu Cumhuriyet’teki köşesinden sürekli sordu:

- Sıra kimde?

Kimde olduğunu biliyordu aslında. Bunu en iyi Güldal Mumcu’nun, “İçimden Geçen Zaman” kitabında yaşıyoruz.

Uğur Mumcu, ortak özellikleri Atatürk Cumhuriyetine katıksız bir aşkla bağlanmak olan aydınların katledilmesini sorguluyordu. Toplum kendisine de şu unvanı yakıştırmıştı:

Kalpaksız Kuvvacı!

***

Uğur Mumcu seçtiği yolun devamını çok iyi bilerek, cesurca karanlığın üzerine yürüdü, doğruyu haykırmayı sürdürdü, araştırmacı gazeteci kimliğini inşa etti...

Onu yeni kuşaklara hangi yönleriyle anlatmak gerektiğini sıralarken, liste uzayıp gitti:

Gazeteci

Yazar

Aydın

Araştırmacı

Kanaat önderi

Toplum lideri

Hukukçu

Polemikçi…

Aydınlanma savaşçısı...

Öyle bir gazeteciydi ki ele aldığı konuyu bütün yönleriyle aydınlatmadan bırakmazdı. Herkes onun bu kimliğine inandığı için ilk ona bilgi-belge vermek isterdi. Bu bağlamda binlerce asistanı vardı!

Öyle bir yazardı ki ele aldığı konuyu sözcüklerle ete kemiğe büründürürdü. Çok ciddi bir konuya ilişkin yazısı bazen acıklı güldürüye, bazen hüzünlü bir öfkeye, bazen insanı yerinden fırlatan bir heyecana dönüşürdü.

21 Ekim 1999’da katledilen Ahmet Taner Kışlalı şu sözü sık kullanırdı:

Aydın olmanın ölçütü, bilgi değil tavırdır!

Uğur Mumcu öyle bir aydındı ki tam da bu tarifin sahibiydi. “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz” onunla bütünleşmiş sözlerden sadece biriydi. Uğur Mumcu bilgi ve fikir sahibi olmakla da yetinmezdi, tavır sahibi idi. Sol sosyalist düşünceleri benimserken, mücadeleyi “silahlı” yapmak isteyenlerle cezaevinde konuşup şu başlıkta kitap yazdı:

Çıkmaz sokak!

Öyle bir araştırmacıydı ki akademisyenlik ötesinde. Papa Mafya Ağca kitabını dikkate alan Roma mahkemesi şu kararı aldı:

- Uğur Mumcu’yu da dinlemeliyiz!

Öyle bir toplum lideri ve kanaat önderiydi ki 1980 darbesinden sonra demokrasiye geçilirken hatırlı bir heyet kapısını çaldı, şu öneriyi götürdü:

- Bir partinin başına geçip Türkiye’yi toparlasanız!

Hukukçu yanı tüm yazılarının temeliydi.

Polemikçi yanı bütün yeteneklerinin zirvesiydi.

***

Uğur Mumcu yukarıda saydığımız bütün değerlerde yaşamaya devam ediyor. Onun mücadelesini verdiği karanlık da... Öldürülüşünün 20. yılında Silivri mahpushanesindeydim. O günlerde Güldal Mumcu’nun bir söyleşisini anımsıyorum:

“Yaşasaydı Uğur da Silivri’de olurdu...”

Uğur Mumcu’lara borcumuzu ancak onların hayal ettiği Türkiye’yi gerçekleştirerek ödeyebiliriz.

Bu mücadeleyi ne pahasına olursa olsun bırakmayacağız.

Bugün yüzlerce yerde, binlerce kişi onu selamlayacak...

Biz de İzmir Karşıyaka’da Zübeyde Hanım salonunda kardeşim Atila Sertel, Karşıyaka Belediye Başkanımız Dr. Cemil Tugay’la Uğur Mumcu’ya sesleneceğiz:

Ölüm sana ilişemez!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İYİ Parti çıkmazı! 18 Nisan 2024
Zafer sorumluluğu... 17 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları