Canan bizimdir...

15 Mayıs 2022 Pazar

Artık ne kerte kıymeti harbiyesi var bilmiyorum ama Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun siyaset yasağı için “Bu karar, Türkiye demokrasisine ve siyaset sahnesine yönelik yeni bir darbe özelliği taşıyor” açıklaması yaptı ve ekledi: 

“Kaftancıoğlu’na verilen beş yıllık mahkûmiyet ve siyasetten men cezasından dehşete düştük... Bu ceza, muhalefet üyelerine ve önde gelen bir kadın politikacıya karşı bir adli taciz vakasını daha gösteriyor.”

Dışarıdan görünen bu. 

“Türk demokrasisine ve siyaset sahnesine yeni bir darbe” söz konusuysa eğer, Kılıçdaroğlu’nun vaat ettiği 21 Mayıs İstanbul mitinginin de muhalefetin Yenikapı ruhu ve Yenikapı mitingine dönüşmesi gerekmez mi? 

Herkesten önce Meral Akşener orada olmalı. Hedefteki siyasetçi her şeyden önce hemcinsi. 

AKPM’nin “kadın siyasetçiye adli taciz” vurgusu buradan...

Kaftancıoğlu ile en ön safta Meral Akşener dayanışma göstermeyecekse, kim gösterecek?

Akşener’in bunun için illaki muhalefet safında olması dahi gerekmiyor. 

Canan Hanım’ın Türk siyasetinde sivrilen ender kadın politikacılardan biri olması, Akşener’in dayanışmaya girmesi için yeterli neden. 

‘YAŞASIN HÜRRİYET’

Meral Hanım, 21 Mayıs demokrasi nöbetinde mutlaka yerini almalı ve kendisine yeni umutlar atfedilmesine yol açan “Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet” sloganını oradan haykırmalı. 

Grup toplantılarında “özgürlük” söylemlerini dillendirmek kâfi gelmiyor. Bu özlem ancak kitlelerle paylaşıldığında anlam kazanıyor. 

Elbette ki yalnız Akşener değil, siyasi görüşlerini paylaşmasalar dahi, Karamollaoğlu, Babacan, Uysal ve Davutoğlu’nun da tam kadro “Canan bizimdir” korosuna katılmaları beklenir.  

Muhafazakâr liderler, Kaftancıoğlu ile aynı karede görünmeye hevesli olmayabilirler. Ama burada ayırt etmeleri ve tabanlarına anlatmaları gereken şey, “Canan bizimdir” sloganı ile “Özgürlükler ve farklı duruşları içinde barındıran demokrasi bizimdir” çağrısının bire bir örtüşmesidir.

Kılıçdaroğlu’nun bir tarafında Kaftancıoğlu, diğer tarafında Ekrem İmamoğlu CHP İstanbul İl Başkanlığı önündeki fotoğrafına bakarken aklıma gelen ilk düşünceler bunlar oldu... 

Bu tarihi kare gözümün önüne beri yandan İmamoğlu’nun Karadeniz gezisi enstantanelerini de beraberinde getirdi. 

“Kaftancıoğlu’na siyaset yasağından sonra artık o konu kapanmıştır. İmamoğlu nefes aldı!” diyen yorumculara zinhar katılmıyorum. 

CHP liderinin iki tarafındaki isimlere bakarken, birbirini izleyen bu iki olayın -İmamoğlu’nun otobüs fotoğrafı ile Kaftancıoğlu’na yasak darbesinin- gerçekte ne derece iç içe ve doğrudan ilintili olduğunu düşündüm. 

FİLMİN SONU  

Biri filmin başı ise diğeri de sonu...

Birbirlerinden kopuk kareler değiller bunlar. 

İmamoğlu’nun Karadeniz gezisinde izzet ikram başköşeye oturttuğu gazeteciler, mevcut müesses nizamın köşetaşlarını döşediler.   

“Dur ne yapıyorsun?” itirazlarına rağmen tereddütsüz tahkim ettikleri bu düzen, gelip şimdi pek çok muhalif gibi Kaftancıoğlu’nu da vuruyor. 

İmamoğlu, gezi resmiyle CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde çekilen bu son kareyi acaba hiç bir arada düşünmüş müdür? Düşünür mü?

Gerçekte kim Ekrem İmamoğlu? Nasıl bir politikacı? “Her şey çok güzel olacak”tan başka akılda kalacak ne mesaj verdi? Kafasında nasıl bir Türkiye projesi var? Ya da var mı? 

Bu soruları ilk kez o talihsiz Karadeniz gezisi fotoğrafından sonra düşündüğümü fark ettim. 

İmamoğlu beynimizde açılan bu kara deliği kapatabilir mi... Bilmiyorum ama, “21 Mayıs demokrasi mitingi” onun için de fırsat olmalı. 

Kendisi de bizzat siyasi yasak tehdidi altında olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, geçmişin simgeleri yerine, “geleceğin siyasi simgelerinden biri” olarak görülen Canan Kaftancıoğlu’na güçlü biçimde sahip çıkmalı.  

“Değişim umudu” ve “değişim vaadi” vermek isteyen herkes için -Ekrem İmamoğlu dahil- 21 Mayıs yeni bir mutabakat ve başlangıç noktası oluşturabilir. Oluşturmalı da.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024
31 Mart’ın bahsi 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları