Kastabala "çimento"lanmayacak

11 Eylül 2008 Perşembe

ABnin dışladığı çevre suçlusu çimento fabrikaları, Avrupanın da gereksinmesini karşılamak üzere Türkiyeye göz diktiler...

Başlangıçta abartılısanılan bu sözün ne denligerçekolduğu günbegün ortaya çıkıyor. Yeni fabrikaların doğa ve kültür değerlerini barındıranimarsızalanlarda, yani inşaatın en az olduğu yerlerde kurulmaları da amaçlarının o yöreye hizmet olmadığını gösteriyor.

Örneğin, Kırklarelinde izin verilen çimento fabrikası, Trakya planlarında korunması gerekli tarımsal arazilerin tam ortasında!

Yatağanda gündeme gelen fabrika, Termik Santrala karşı bir ölçüde korunabilen ormanlık alana göz dikmiş.

Fethiyenin Yeşilüzümlü yaylalarını seçen çimento fabrikası ve kireç tesisleri de Yörük obalarıyla birlikte verimli zeytinlikleri tehdit ediyor.

Karacabeyde çimento fabrikası için çevre düzeni planındaki tarımsal arazi kararı değiştirildi.

Giderek çoğalan bu örneklere şimdi de Osmaniyedeki antikKastabalakentinintahsisedildiği çimento fabrikası eklendi. Sözde uzmanlarca hazırlanansiparişÇED raporunda tarih yok sayılarak bilim adına skandal yaşanırken fabrika arazisindeki 2000 yıllık yerleşim izlerine rağmen aynen şu ifade yer alıyor: “Proje alanı ve yakın çevresinde arkeolojik miras bulunmamaktadır...

Prof. Çambel'in çağrısı 

Anadolu tarihininevrenseldeğerdeki uygarlık merkezlerinden kutsal Hierapolis-Kastabalakentine çimento fabrikası kurulmasına ilk tepkiyi, yöredeki Hitit kültürünün ortaya çıkarıldığı Karatepe kazılarını 50 yıldır yöneten Prof. Halet Çambel gösterdi.

Atatürkün isteğiyle yurtdışında arkeoloji öğrenimi gördükten sonra İstanbul Üniversitesindekiprehistorya bölümünü ülkeye armağan eden 92 yaşındaki Prof. Çambel, geçen ilkbaharda görevine gittiğinde Kastabala üzerindeki kara bulutları da fark etti.

Fabrikanın antik kent üzerinde planlandığını öğrenince başta kaymakamlık, valilik ve bakanlık olmak üzere kamu kurumlarını ve bölgedeki sivil toplum kuruluşlarını haberdar eden Prof. Çambel, ilgili tüm kesimlerekültürel cinayetin önlenmesiçağrısında bulundu.

Osmaniye platformu 

Arkeoloji dünyamızın bu en birikimli hocasından yükselenferyatüzerine harekete geçen Osmaniye ve Adanadaki duyarlı kuruluşlar, yaklaşık 6 aydır kesintisizbir mücadele içindeler. Peyzaj Mimarları Odası Adana Şubesi, yüzde 65 hissesi yabancı sermayeye ait tarih düşmanı fabrikayı engellemeye kararlı olduklarını açıklayarak diyor ki: Kastabala sahipsiz değil, Prof. Halet Çambel yalnız kalmayacak...

Aynı süreçte Çimento Fabrikasına Karşı Kastabala Forumunu oluşturan Osmaniye ve Adanadaki meslek odalarıyla sivil kuruluşlar da bu örgütlenmeden rahatsız olan çimento lobisi ve siyasetçiler hakkında şunları söylüyorlar:

Onlar sanıyorlar ki, biz sussak mesele kalmayacak. Halbuki biz sussak tarih susmayacak, tarih sussa hakikat susmayacak Amanosların (Gavur-Nur Dağlarının) kuzey eteklerinde bölgenin ayakta kalmış en güzel amfi tiyatrosunun da bulunduğu tarihi ve kültürel mirasımızın içine; Çukurovanın Efesi olmaya aday antik Kastabala üzerine çimento fabrikasını yapmak isteyenlere karşı kurduğumuz mücadele platformu sonuna kadar direnecektir...

Aydınların önderliği 

Yaşar Kemalin de öncü desteğiyle oluşan platformun geçenlerde başlattığı imza kampanyası ise ülkemizin tanınmış aydın ve bilim insanlarının da katılımıyla kısa sürede binlerce tarih dostunu kucaklayıverdi.

Sinema yönetmenleri Zeki Ökten ve Sunar Kural Aytuna, sinema oyuncuları Tarık Akan, Rutkay Aziz, Nur Sürer, Bülent Kayabaş, Menderes Samancılar, Çetin Öner, Taner Barlas, yazar ve mimar Aydın Boysan ve Ülkü Ayvazın yanı sıra ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, sümerolog Dr. Muazzez İlmiye Çığ, Prof. Dr. Coşkun Özdemir, Prof. Dr. Aydın Aytuna, Prof. Dr. Güven Arsebük ve Prof. Dr. Türkel Minibaş gibi imzalarla desteklenen metinde özetle şunlar vurgulanıyor:

Hierapolis-Kastabala antik kentine çimento fabrikası kurmak insanlığın ortak kültürel mirasını yok etmektir.

Fabrikanın yapılacağı yöre Ceyhan Nehrinin suladığı tarım arazisidir; ve bir kuş cenneti barındıran doğal sit alanıdır.

Çimento fabrikası yalnızca bir arkeolojik kenti yok etmeyecek, doğaya ve insana geri dönüşümü mümkün olmayan zararlar verecek, tarımsal tahribata da neden olacaktır.

Çoğunluğu vasıfsız olan yöre halkı da köyünde kurulan fabrikada istihdam edilemeyecektir. Tarım arazilerinin de çoraklaşmasıyla köylü daha da yoksullaşacaktır...

Ders verici makale

Kastabala için başlattığı duyarlılık dalgası giderek yaygınlaşan Prof. Halet Çambel, kazı yardımcısı Doç. Dr. Murat Akmanla birlikte Arkeoloji ve Sanat dergisinin Ağustos-2008 sayısında bir de makale yayımladı.

Kastabalanın tarih öncesinden antik dönemlere uygarlık ve kültür değerlerini ders verircesineanlatan makalede, bu eşsiz zenginliği umursamayan fabrika projesi için de şu bilgilere yer veriliyor:

Kesmeburun Köyündeki 522.501, 50 m2lik hazine arazisinde Universal Çimento Sanayi AŞ tarafından Osmaniye Entegre Çimento Fabrikası kurulmak istenmektedir. Fabrikanın yapılacağı alan üzerinde yapılan yüzey araştırmalarında, MÖ 1. ve MS 4-5 yya tarihlenen büyük binalara ait temel ve duvar kalıntıları, kaya mezarları, kayaların işlenmesi ile oluşmuş izlere rastlanmış ve alanın arkeolojik dolgu niteliği saptanmıştır...

Bakalım tarihimizi ve doğamızı korumaktan başka bir amacı olmayan bu bilge haykırışlar karşısında hem çevreci, hem de muhafazakârBaşbakanın hükümeti ne karar verecek?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları