Olaylar Ve Görüşler

Elazığ izlenimleri

08 Şubat 2020 Cumartesi

Burhanettin Bulut

CHP Adana Milletvekili

Elazığ Sivrice’yi 6.8 ile vuran ve birçok ilde hissedilen depremin hemen ertesi günü Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla Genel Başkan Yardımcımız Veli Ağbaba, Ankara milletvekilimiz Murat Emir ve Kadın Kolları Başkanımız Fatma Köse ile deprem bölgesine gittik. Elazığ merkez ve depremin üssü Sivrice’de ve köylerde, Malatya Doğanyol ve Pütürge’de ve bu ilçelere bağlı köylerde incelemelerde bulunduk. 

Malatya, büyükşehir belediyesi kapsamına alındıktan sonra köylerin mahalle statüsüne alındığını ama sadece tüzel olarak isminin değiştiğini gördük. Hiçbir yatırımın yapılmadığı mahallelerde vatandaşlar kendi yaptıkları dededen kalma kerpiç evlerde hayatlarını idame ediyor. Minarelerin yıkıldığı, camilerin zarar gördüğü köylerde, depremden en çok zarar gören evler de haliyle bu kerpiç evler olmuş. Birçok kerpiç ev depremle birlikte yıkılmış. Yıkılmayan kerpiç evlerin hemen hemen hepsinin duvarlarında çatlaklar var. Olası bir depremde ayakta kalmaları mümkün görünmüyor ve bu haliyle evler büyük tehlike arz ediyor. 

Türkiye, Elazığ depreminin ardından büyük bir dayanışma örneği gösterdi. Devlet, sivil toplum örgütler, istisnasız bütün partilerin belediyeleri taşın altına elini koydu. Çorbada benim de tuzum olsun diyen yediden yetmişe bütün vatandaşlar bu ekonomik krizde boğazından kesti, çocuklar kendi harçlığından verdi, deprem bölgesine gıda, battaniye, yaşamsal malzemeler yağdı. Bu çok kıymetli. Ancak bölge şartları göz önüne alındığında yardımlar, ihtiyaçlara çok da karşılık gelmedi. 

Barınak ihtiyacı

Çünkü özellikle gece hava sıcaklığı eksi 15-20 dereceyi bulan köylerin birinci derecede geçim kaynağı tarım ve hayvancılık. Köylülerin hayvanlarını barındırdığı kerpiçten yapma derme çatma ahırlar da yıkıldığı için yardımlarda birinci öncelik hem kendileri için hem de büyük-küçükbaş hayvanları için barınma oluşturuyor. Köylerde, konteynırlara, ısıtmalı çadırlara ve hayvan yemlerine ihtiyaç var. Yardımlar valilik ve devlet kurumlarının planlamasıyla, vatandaşların ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmalıdır. Devlete düşen en büyük görev de bu yardımların adrese teslim yapılmasıdır. Vatandaşın tek geçim kaynağı olan hayvanları da göz önünde bulundurularak barınma sorunu acilen çözülmelidir. 

Aslında 1999 depreminden sonra bu bilinç uyanmıştı. Halktan toplanan deprem vergileriyle binaların iyileştirilmesi için önemli bir mali kaynak yaratılmasına rağmen adım atılmadı. Hatta adım atmayı bırakın imar barışı adı altında kaçak, sorunlu yapılar yasal hale getirildi. 1. derece deprem kuşağı üzerinde yer alan yerleşim birimlerinde, köylerde (mahallelerde) evlerin depreme dayanıklı bir şekilde inşası sağlanmalıdır. Bu yapılmadığı sürece köyden kente göçün önü kapanmamak üzere açılacak; köylü üretimden, tarımdan, hayvancılıktan kopacaktır.

Radikal tedbirler şart

Dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinde yer alan ülkemizde deprem, yaşadığımız coğrafyanın acı bir gerçeği. Son yüz yılın istatistiklerine baktığımızda ortalama her 7 yılda bir büyüklüğü 7’den fazla olan bir, depremle ülkemiz sallanmaktadır. Elazığ depremi sonrası yaşananlar ülkemizin olası bir depreme hazırlıklı olmadığı gerçeğiyle bir kez daha bizi yüzleştirmiştir. Yeni felaketlerin yaşanmaması, felaketin en az can ve mal kaybıyla atlatılması için radikal tedbirler vakit geçirilmeden alınmalıdır. Yoksa bugünkü yaşadıklarımız gibi iş işten geçtikten sonra deprem vergisi gerçek yerinde kullanılmayacak, iktidarın bakanları gelen yardımları koli koli tasniflemekle meşgul olacaktır. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları