Olaylar Ve Görüşler

Kapadokya’ya kıymayın - Prof. Dr. Osman İNCİ

23 Eylül 2022 Cuma

Kapadokya’yı siz koruyamıyorsanız bırakın toprak korusun; zira toprak altındaki büyüklü küçüklü yeraltı şehirleri, kaya evleri ve diğer yontuların varlığı bilinmektedir. Kapadokya, Anadolu kültürel tarihinin önsözüdür, medeniyetler bileşkesidir. Yerleşim Paleolitik çağa kadar uzanır, Anadolu’da yazının ilk görüldüğü yerdir. Bu doğal ve kültürel bölgeye ağır tonajlı iş makinelerini sokmak kabul edilemez. Türkiye’de, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ne 6 Aralık 1985’te giren ilk Karma (doğal ve kültürel) Miras Alanı’na zarar veremeyiz. 

Toprağın altındaki her anıtın, eserin, kültürel varlığın mirasçısıyız. “Her geçmiş benim de geçmişimdir.” Zarar vermeden geleceğe taşımaya görevli ve sorumluyuz. Anadolu’da binlerce kişinin toplandığı tiyatro ve gösteri alanlarını yapan şehir devletlerini yok mu sayalım, binlerce yıldır bu topraklarda yaşayanları ve eserlerini kırıp çöpe mi atalım? Bunların yapımında çalışan insanları, ustaları, bilgeleri, sanatçıları unutup yapıtlarını parçalayalım mı?

YERÜSTÜ DEĞERLERİ

ICOMOS (Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi) arkeolojik mirasın korunması tüzüğünde “... eğer gerekli bakım ve yönetim sağlanamayacaksa, arkeolojik mirasın kazılarak ortaya çıkarılmaması” önerisinde bulunmakta. Kapadokya doğal yapısı ve kültürel doku zenginliğiyle gezegende henüz benzeri olmayan varlığımız olup ona zarar vermek akıl tutulmasıdır. 

Kapadokya bölgesinde ilk yerleşim MÖ 5000-6000 tarihlerinde olmuştur. Birçok küçük toplulukların yerleşim bölgesi olan Kapadokya, Hititlerden sonra birden fazla medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Strabon, “Geographika” adlı eserinde Kapadokya’nın doğuda Malatya, batıda Aksaray, güneyinde Toroslar, kuzeyinde Doğu Karadeniz kıyılarına uzanan geniş bir bölgeye yayıldığını belirtmektedir.

Kolaylıkla oyulabilen kayalar, sivil, dini ve askeri mimari yapılar bölgenin özelliklerini belirlemiştir. Bölgede 6 vilayete dağılan 26 yeraltı şehri olduğu resmi kayıtlardadır. Bölgede yer alan volkanik erozyon, yağmur ve rüzgâr aşındırması ile oluşmuş, nakış gibi işlenmiş peri bacaları, vadiler, dağlar yerüstü değerleridir. Yontularak yapılmış kaya odaları, mezarlar, manastırlar, kiliseler, köyler kimliğimizdir.

TEK KELİMEYLE KÖTÜLÜK

UNESCO’nun Kapadokya için 2014 yılında yayımladığı raporu Burak Murat Demirçivi, şöyle özetlemekte: Alanda ATV (4 tekerlekli arazi aracı) kullanımı zarar vermekte, dünya mirasının sınırları yerel sakinler ve arazi sahiplerince bilinmemekte. Alanın üstün evrensel değerini, hüküm ve otantik özelliklerini sürdürmesini sağlayan yasaların olmasına karşın uygulamalar eksiktir. Alana özgü yeni koruma koşullarına gereksinim vardır. Çalışma planının olmaması, halkın yönetim ile ilgili kararlara katılmaması, bütçenin yetersiz olması, alanı ziyaretçi hasarından koruyacak kullanım planının olmaması, denetimin yetersiz ve plansız olması bu raporda yer alan diğer önemli başlıklardır.

Tüm bunlar yetmezmiş gibi birkaç gün önce yol yapımı için ağır tonajlı iş makineleri alana girdi. Doğal mirasa zarar vererek, altındaki kültürel dokuyu önemsemeden yeni yol açıyor. Adeta züccaciye dükkânına girmiş fil gibi. Bu yapılan tek kelimeyle kötülüktür.

PROF. DR. OSMAN İNCİ

ESKİ TRAKYA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları