Olaylar Ve Görüşler

Yeni teşvik paketleri - Prof. Dr. Sema KALAYCIOĞLU

30 Ocak 2023 Pazartesi

Türkiye’de hem de sancılı bir seçim öncesinde, her gün açıklanan hesapsız yeni teşvik paketleri, seçim değirmenine su taşımak için ayrıcalık yaratmaktan başka bir şey değil.

Üretim, tüketim, ihracat ve ithalat teşviklerinden ayrı ayrı veya birbirini tamamlayan fayda beklenir. Bir ekonomiyi canlandırmak veya aşırı ısınmışsa ateşini söndürmek için verilen teşvikler önemlidir. Teşviklerin kamu bütçesi yükü, neyin, ne zaman, ne kadar süreyle ve nasıl verildiğine göre değişir. Bu nedenle hangi yöntemlerin, hangi sıralama ve eşleştirme ile kullanıldığına dikkat etmek gerekir. Örneğin yeterli üretim teşviki olmadan verilen ihracat teşvikleri, özellikle enflasyonist dönemlerde, yüksek enflasyona katkıda bulunarak fakirleştiren ama şişkin büyüme hissi verir. Teşviklerin verildiği sektör, ürün veya alt sektör tercihleri kamunun yönlendirici politikalarını gösterir ki bu ayrıntı, verilen teşvikten beklenen ve fiilen elde edilen sonucu karşılaştırmaya imkân sağlar. Tabii bu açıklama, ülkede kamu kurumları, özerk ve akılcı kararları ile ekonomi politikalarını yürütüyor, teşvikten yararlananlar da sorumlu davranıyor ve aldatmacaya yeltenmiyorsa geçerlidir. Kurumları tefessüh etmiş, politika tercihleri keyfileşmiş bir ülkede, teşvikler de kişisel beklenti ve hesaplarla dağıtılırsa, maliyeti büyük olur. 

Özellikle kamu ihracat teşviklerinin, firmaların iç piyasa satışları için katlandıkları harcama ile ihracat harcamaları arasındaki değer dengesine göre tahsisi ve artık sürdürülebilirlik ölçütleri de esas alınarak yapılması gerekir. Fiyat, miktar, girdi ve vergi verilen teşviklerden yararlanacakların, yanıltıcı bilgi, aldatıcı reklam ve adil olmayan rekabet yapmamalarının denetlenmesi önemlidir. Bu titizlikten amaç,  tüketiciyi, rakip sektör ve firmaları, bütçe yararını ve böylece kamusal çıkarı korumak ve nihayet uluslararası ticaret ortakları ile yapılmış anlaşmalara uygunluğunu denetlemektir.

TOPLUMSAL GÜVEN

İhracat teşviklerinde sektör ve firmalar tarafından seçilen hedef pazarların özellikleri ile ilgili araştırmaların yapılması, toplumsal güven açısından da değerlidir. Kamuoyunun, örneğin “Neden şimdi birdenbire bu Venezüella düşkünlüğü?” diye düşünmemesi için bu önemlidir. 

Yüksek enflasyon koşullarında, yurtiçi üretim ve arz sıkıntısı olan ürünlerde, tüketici yararı açısından fiyat denetimleri, narh uygulaması, hatta ihracat kısıtlaması yapılabilir. Ürün bazında ithalat teşviki de verilebilir. Ama bunlar geçici olmalı ve her birinin karaborsa, merdiven altı üretim ve kaçakçılık maliyeti de hesaplanmalıdır.

İhracat ve ithalat teşviklerinde verilen kredilerin faizi, uygulanan vergi indirimi, affı ve muafiyetleri, şeffaf ve adil olmalıdır. Üreticiye ihracatçı ve ithalatçıya faiz ve döviz kuru ayrıcalıkları sağlanırken bunların piyasa faizi ve döviz kuru ile büyük ayrışma göstermesi, hesaplama zorluğu, haksız kazanç, kamu zararı ve toplumsal adaletsizlik yaratma potansiyeli taşır.

İşte Türkiye’de hem de sancılı bir seçim öncesinde, her gün açıklanan hesapsız yeni teşvik paketleri, seçim değirmenine su taşımak için ayrıcalık yaratmaktan başka bir şey değil. Özellikle ihracat teşviklerinin ihsan-ı şahane gibi kişisel kararlarla, titiz bir hesaplama ve denetimden yoksun olarak dağıtılması, ya vergi mükellefinin ve sıradan küçük tasarruf sahibinin cezalandırılması veya bütçe açıklarının borç yükü olarak gelecek kuşakların sırtına yüklenmesi anlamına gelmektedir.

PROF. DR. SEMA KALAYCIOĞLU



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları